Hani Cumartesi hava güzel olacaktı, bir sürü yer aklıma gelmişti, Cem'i götürmek için koşup oynasın diye. Olmadı olamadı hava izin vermedi. "Yağ yağ yağmur teknede hamur tarlada çamur ver allahım ver sel gibi yağmur" şarkısını da bu vesile ile neredeyse öğrendi. Evet şükürler olsun barajlar doldu, çok güzel oldu, ama biz sıkıldık artık yağmurdan Pompik Cem'imle gezmek istiyoruz en kurusundan.
Havanın çok iç açıcı olmamasından ötürü okula gittikten sonra planladığım yerlere gidemeyip, kısa bir yürüyüş yaptık caddede sonra Reha ile buluştuk, oturduk kahvelerimizi içip evimize döndük.
Derste ilgisini çekmeyen bir aktivite yapılıyorsa o grubu terk edip kendi istediği başka birşeyler yapmaya girişiyor, Cem gel annecim, gitme tatlım ... bir dinliyor sözümü bir dinliyorrrr....kendim çalıp kendim oynuyorum :) Sadece orada değil her ortam da böyle, başına buyruk, özgür Cemmy :)
Cem bir ilgilendi ki sormayın. 1-2 dakika baktı orasına burasına sonra bıraktı gitti. Org çıkardılar bu kez, iki tın tın o da bitti. Sonra arkadaş geldi Defne, iletişmedi :), göstermelik oyuncağa bir iki uzandı sonra çekti gitti. Her seferinde oyuncakları bırakıp gittiği yer aynıydı. Elektrikli el süpürgesi. Vuuuuuu. Artık ağzından vuuuuu sesi çıkartmak yerine ne marka olursa olsun kendi kendine açma kapama düğmesini bulup açıyor öyle yerleri süpürüyor, numaracıktan değil gerçekten yani.
Bu kez de Ezgi'den aldık bizde olmayan bir sürü resim :) Aşağıdaki bu görmediklerimden en hoşuma giden, çarşafta sallanarak uyumuş hali
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder