29 Nisan 2009 Çarşamba

Cem News

Cem hava biraz ısınınca parkta buluyor kendini günde 2 defa. Sabah kumlarda arkadaşlarıyla oynuyor, havalar soğukken bu arkadaşları eve geliyor, evde oynuyorlardı, arkadaşlarının hepsini çok seviyor, ama özellikle Kerem'i, en iyi arkadaşı Kerem ama ne var ki Kerem diyemiyor, güzel bir yol bulmuş, Kerem demek yerine bakıcısının adını söylüyor, Oya diyor, bizde Kerem demek istediğini anlıyoruz. Bir de Batu var, onu da seviyor, fakat bu kez onunla bir konuda anlaşamamış. Topunu vermek istememiş, eee ne de olsa yeni, daha hevesini alamamış.


Topta top, kocaman, neredeyse kendi kilosunun yarısı kadar ağır bir basket topu. Günün ikinci park faslında kumda değil, basket sahasında takılıyor, abileri de Cem'i çok seviyor, toplarını ona veriyorlardı, neyse ki artık Cem'in de bir topu var, abilerin topuna musallat olmuyor, işin garibi, top alındığında sokaklarda geziyorduk, evden biraz uzaktaydık, top alındıktan sonra nasıl ağlıyor anlatamam, abi abi diyip duruyor, anladık ki, basket sahasına abilerinin yanına gidip orada oynamak istiyor, yol boyu ağladı, basket sahasına girdiği an sustu :)


Bir gözlük merakıdır gidiyor, kimde görse alıp takmak istiyor, bu da babaannesinin gözlüğü, çok yakışmış çok, atom karıncaya benzemiş :)

Çalışma masasında çalışırken çekeyim dedim, ama yok efendi durur mu, hemen şımardı, Cem hadi bir gül de resmini çekeyim dedim, o da ağzını kocaman açıp, "ha ha ha" yaptı.


Masasını, sandalyesini çok seviyor, bir tanesine kendi oturuyor, diğerine de bizim oturmamızı istiyor, elimizden tutup "kankalye" diyor :) Aaaaa bu arada önemli bir gelişmeden bahsetmeden olmaz. Atam başlıklı yazımda demiştim, Atatürk'ü öğrenmeli tez zamanda diye ya. Hemen bir kaç Atatürk resmi basıp odasında duvara astım, artık bu kim diyince "Atatüf" diyor, olsun henüz tam söyleyemiyor ama bu bile beni mutlu ediyor.

Bazen, kitaplar, puzzlelar yetmiyor :) bilgisayar'ın başına geçiyor, pat pat klavyeye vuruyor, şimdilikkk. Bu yeni nesil çok zeki eminim yakında kullanmaya başlar. Bir dönem Ankara'da bilgisayar eğitimi veren bir firma da çalışmıştım, 2,5 yaşında öğrencim vardı, gayet başarılıydı valla.

Yeni kelimelerinden de aklıma gelenleri yazayım :

Kankalye ( Sandalye )
Atatüf ( Atatürk )
Süt ( Füt )
Köfte ( Üfte )

Birazcıkta benden bahsedeyim, Anne Kaz ve 10marifet'i takip ede ede, boş zamanlarımda birşeyler üretmek, elimdekileri farklı formatlara sokmak konusunda istek duymaya başladım, ilk olarak evde giydiğim bir terliği modifiye ettim :) Üşenmedim 350 adet boncuğu misina ile diktim :)

22 Nisan 2009 Çarşamba

Ne işin var senin orada Winnie ???

Dün yazmıştım ya Cem'in Winnie the Pooh'ya olan tavrını, dün akşam tesadüfen bunu resimledim. Winnie the Pooh sen gel Cem'in koltuğuna otur, Cem önce bunu farketmedi, sonra farketti ve ona bir baktı ki "Ne işin var senin benim koltuğumda Winnie" der gibi, en sonunda tuttu kolundan indirdi koltuktan :)



Herşeyi Bilen Kadın

Bunu paylaşmadan geçemeyeceğim, bir arkadaşım mail ile göndermiş, açtım, yaptım, şaşırdım. Her şeyi bilen kadın, gerçekten herşeyi biliyor, benim aklımda tuttuğum şeyi 20 soruda bildi. Lipton'un çok başarılı bir çalışması. Denemek isterseniz buyrun buradan deneyin.

http://www.herseyibilenkadin.com/


21 Nisan 2009 Salı

TeleCemmies

Lale Abla dedi ki: "Cem'in sevdiği karakterleri söyle bir de bir kaç resmini gönder". Dedim ki : Winnie the Pooh ve Teletubbies, Gerçi evde kendinden büyük bir Winnie the Pooh'su var ama seviyor mu, gıcık mı oluyor bilmiyorum. Kimi zaman sevgi gösteriyor ona, kimi zaman itip kakıyor :)

Sonra mail geldi Lale Abla'dan hepsini koymuyorum içinden bir kaç tane seçtim. İşte TeleCemmies :) Çok da uymuş gitarda çalar, kitapta okur :)



Bu da Cem ve arkadaşları :)



20 Nisan 2009 Pazartesi

Ohhhh be

Sonunda geldi işte, bahar geldi, içim çiçek açıyor ağaçlar da. Havalar güzelleşince kendimi dışarılara atasım geliyor, hele Cem de artık abi olduğu için koşturmaktan, top oynamaktan, yeşilliklerden keyif aldığı için, gezmek istiyorum, tozmak istiyorum, çimlerde yuvarlanmak istiyorum.

Haftasonundan bahsetmeden önce geçen sene bu zamanlar ne yazmışım diye baktım biraz önce, sonra bu resmi görünce zamanın ne kadar çabuk geçtiğini bir kez daha anladım. Ne kadar büyümüş ne kadar değişmiş. Bende büyümüşümdür herhalde ve ama yaşlandığım kesin :)



Bu haftasonu babaannesine gittik büyükannesini (halbuki minicik bir kadın o) ve büyükbabasını da alıp gittik. Önce evdeydik, sonra güzel havanın etkisine kapılıp attık kendimizi dışarıya. Ayrıca gerçek vak vak'larla da tanıştı Cem, onlara ekmek, buğday attı. Ellerini bırakmadık çünkü onlarla yüzmeye çok hevesliydi :)

Babaannesi, Nilüfer teyzesi ve Ezgi ablası onun gönlünü eylemek için ellerinden geleni yaptılar. Kah kucakta taşıdılar, kah elinden tutup, kah bisikletiyle gezdirdiler. Bu arada daha resimleri alamadım Ezgi ablasından yoksa daha çook ve güzel resimler paylaşabilirdim burada. Tamam tamam kocacığımında hakkını yemeyeyim, harika resimler var senin makinandan çıkan tatlım ve onlar burada.

Anneannem ve dedem bir çay bahçesinde oturup bizi izlediler. Canım Anneannem, Reha'nın çektiği bu resme yorum yaptı : "Çok küçük çıkmışım" dedi. Eee benim canım sen zaten küçüksün ki :)

Ezgi ablası gezdirdi Cem bizimle oturmaktan sıkıldıkça, süper bir resim bayıldım buna Cem vızıldanırken Ezgi'nin ona bakışı harika çıkmış :)

Akşam eve dönerken, taaaa ne zamandır istediğim bir türlü bulamadığım bu berjer karşıma çıkıverdi bir anda. Hem kırmızı hem de aydedeli :) Cem'de bayıldı koltuğuna, hemen kitabını istedi ve alıp oturdu koltuğuna. Kitap güzel de o emzik ne fena, ama yok yatmak üzere de ondan :)

16 Nisan 2009 Perşembe

Atam

Kendimden bahsetmemeye dikkat etsem de Atatürk'ten bahsederim Cem'in sayfasında seve seve.

Atam kalkta gör bu vatana neler oluyor, nelerle var ettiğin vatan nasıl yok olup gidiyor.

Evde bir Atatürk resmi asacağım, Cem şimdiden Ata'sını bilmeli, tanımalı.

Birlik olmalı, bu mim'e katılmalı.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Bugün nasılsınız ?

Biz iyiyiz çok iyiyiz. Her ne kadar hayatımda kocaman bir belirsizlik olsa da çok iyiyim. Bekliyorum, sonuç için kaygılanmıyorum, her halukarda mutlu olacağım biliyorum.

Cuma günü 18. ay kontrolüne gittik Cem ile. Herşey güzel, büyümeye devam. Kelimeler her geçen gün artıyor, laftan sözden anlıyor, komutlara uymaya çalışıyor, isteklerini ifade edebiliyor, daha uzun süre konsantre olup oyuncaklarıyla daha fazla ilgileniyor. Kısacası büyüyor tıngır mıngır :)

Haftasonu babaannesine gittik, hava güzel olunca da sitenin parkında buldu kendini Cem. Çok sıcak kanlı, çok candan çocuklarla hemen kaynaşıyor, oynamaya başlıyor, hatta sarıyor, ellerini tutuyor :)

Parkta da buldu kendine arkadaş, oyuncaklarını paylaştılar birbirleriyle, kumları doldurdu boşalttı. Artık kaydıraktan kendisi kayabiliyor, tabii altta tutacak birisi olması gerekiyor. Bisikleti çok seviyor henüz pedallara ayakları yetişmese de binip gezmekten çok keyif alıyor.



Nasıl olmuş dede Cem ? :)

İlkay'dan tavsiyeyle haftalar önce aldığım parmak ve yüz boyaları çekmece de öyle duruyor, bende kullanmak için can atıyordum. Dün akşam dayanamadım, çıkarttım çekmeceden yüz boyasını boyadım Cem'in yüzünü az biraz. Sonra ayna karşısına geçtik, Cem aynadaki görüntüsüne şaştı kaldı :)

9 Nisan 2009 Perşembe

Smart Blogger

Frambuazlı Ruh Pastasıyım; bizi bu ödüle değer bulmuş, çok sevindirmiş göbek attırmış :)

Ağzında mama olan Cem ve ben ona el sallıyor çok teşekkür ediyoruz çooooooooooook...

8 Nisan 2009 Çarşamba

Kokos Yokos

Aaa geçen bir yazımda bahsetmiştim ya Dr. Outker Kokos kurabiyeden. Allah allah aldım yaptım beğendim yine alıp yapmak istedim, 3 market dolaştım her çeşit Dr. Outker var, Kokos yoook.

Ayy ne bu biz beğendik diye üretimden mi kalktı. Bu resimde bulamayınca hissettiklerimi gösteriyor :)

En iyisi Kokos niyetine ben Cemtos'un pofidik yanaklarını yiyim :)

Hani tırmanışçı Cem'in tırmanma resimlerinden koymuştum taaaa eski yazılarımda. Çocuğumun tırmanma içgüdüsü gün geçtikçe onu daha yukarılara tırmanmaya itiyor. Televizyonun tepesine çıkmaya başladı oyun odasında. İkinci resimi çekerken güm yere düştü, çok şükür birşey olamdı, ağladı, yerde kafasını çarptığı tef'i dövdü niye kafamı acıtıyorsun diye. Çok müdahale etmedim, anlarda bir daha çıkmaz diye. Yaaaa 1 dk. sonra yine teşebbüs etti. Bende çözüm olarak üst raftaki herşeyi yere indirdim, kucağıma alıp bak artık burada hiç birşey kalmadı hepsini sana verdim dedim, sonra bir daha çıkmadı. Sebep merakmış yani :) Ahh merak ahhh.