31 Mart 2009 Salı
Bıcı bıcı - 06 Mart 2009 Cuma
Rima & Cem Buluşması - 03 Mart 2009 Salı
Pazar Gökşen ve Lal ile tanışmanın mutluluğunun ardından, Pazartesi de Ebru ve Rima ile bir aradaydık. Cem Bey sabah geç uyandığından sabah uykusunu uyumadı, çok uğraştık uyusun diye ama inat etti. Halbuki uyusaydı keyfi yerinde olacak huysuzluk yapmayacaktı ama olmadı. Zuzu’ya vardığımızda dünkü kalabalık ortamdan eser yoktu, harikaydı sakindi. Hemen sonra Ebru ve Rima geldi. Sonra öğrendim ki Keremcim hastaymış, ateşliymiş o yüzden Serap ve Kerem gelemeyecekmiş. Yaaa çok garip yine sanki çok uzun zamandır tanıyormuşum hissi kapladı içimi. Canım Ebru sigara içmediği halde dışarıda oturduk, ben sigaramı içtim bir yandan da kahvelerimizi içtik, sohbet ettik ama doğrusunu söylemek gerekirse çenemin düşük olduğu bir güne denk geldiğinden sürekli konuştum. Rima ve Cem oyun odasına gittiler. Ama Cem uyumadığından vızırdanıp durdu, , sık sık yanımıza dün keyifle oynadığı oyun odasında fazla durmadı, çünkü sıkıldı bile.
Ayyy napacağım bu çabuk sıkılma huyundan nasıl vazgeçireceğim.Öyle sevdim ki Ebru’yu anlatamam, çok zarif, çok candan, gözlerindeki ışık, hani derler ya ilk görüşte kanım kaynadı diye evet işte aynen öyle oldu. Ebru bana bir ün bir mail atmıştı, o zamana dek yazılarımıza yorum yapıyorduk hep, dedi ki sana bir hediyem var kabul edersen şayet çok mutlu edersin beni, gönderirim sana. Oradan konu açıldı, Rima gözünden rahatsızlandığında Central Hospital’a getirmişti Ebru Rima’yı yoksa buralarda mı oturuyorsun, neredesin derken, gönderme buluşalım demiştim. Nitekim bugün o mailler neticesinde bir araya geldik. Ebru hediyesini verdi ayrılmadan, nasıl nasıl mutlu oldum anlatamam, kendi elleriyle öyleeee güzel şeyler yapmış ki. Öyle mutlu etti ki beni.
Akşam heyecan içinde günümü anlattım Reha’ya ve anneme, gösterdim Ebrucuğumun yaptıklarını, bayıldılar onlarda. Çektim hemen resimlerini koymalıydım sayfama. Ben fotoğraf çekmede pek başarılı değilimdir, bu nedenle bunlar göründüğünden de güzeller bilesiniz.
Başlıkları çocukların buluşması olarak yazıyorum ama esas bunlar benim buluşmalarım oluyor :) Yoksa Cem hala pek arkadaşlarla oynayamıyor henüz alışamadı, araştırdım da 18 aydan önce olmuyormuş zaten, bireysel takılmayı tercih ediyorlarmış, neyse 18 aya az kaldı.
Lal & Cem Buluşması - 01 Mart 2009 Pazar
Ayağında kundura - 26 Şubat 2009 Perşembe
Gittim gördüm - 24 Şubat 2009 Salı
Önce Rahmi Koç Müzesini gezdik, arabalarla başlayıp, deniz, ve raylı araçlarla devam ettik. Gidilip görülmesi gereken bir müze, Cem büyüsün 3 yaşına gelsin, ilk iş onu da götüreceğim.
Ayaklarıma basamaz haldeyken Müze bitti, Minyatür Odalar sergisine geçtik. Muhteşemdi, harikaydı, o nasıl ince işçilik, o ne sabır işi. 15 Mart'a kadar devam etmekte sergi, şiddetle tavsiye olunur gidiniz, görünüz.
Dün konuştuk annemle, acaba neden diye, neden bu çocuk anne, baba, dede, annane, vs. demek yerine vurgulu konuşuyor annneeee, babbaaaa, annanneee, kesin vardır bir sebebi, ama ben bilmiyorum :)
Bazen başlık bulamıyorum, bugünde bulamadım... - 17 Şubat 2009 Salı
Aylarca yıllarca görüşemezsiniz, ama görüştüğünüzde de kaldığınız yerden devam edersiniz, işte gerçek dostluk budur bence. 3 koca yıldır görüşemediğim arkadaşımla görüştüm Cumartesi, aramadık bu kadar zaman birbirimizi, halbuki arkadaş değil kardeştik biz, olur mu canım bu nasıl kardeşlik bu nasıl dostluk demeyin, oluyor işte. Ulaşamadım bir türlü düğünüme çağıramadım, sonra da niye beni merak etmiyor arayıp sormuyor, hep ben arıyorum aramıycam dedim, o da niye beni arayıp düğününe çağırmadı, aramıycam bir daha diyor ve 3 koca yıl geçiyor. Sevgililer günü artık dayanamadım aradım, aklım fikrim hep ondaydı çünkü, kızdı bana, kızdım ona, senin yüzünden boşa geçti 3 yıl dedi bana, insan bir merak eder ne zaman evleniyorsun, ne durumdasın diye sorar dedim ona. Ama biz kardeş olmuşuz ya varsın geçsin 3 sene, biz devam ederiz eskisi gibi.Pazar günü kahvaltıya Lale’deydik Cem, tiyzesi ve ben. Ayy nasıl özlemiş birbirimizi anlatamam. Doğumundan itibaren neredeyse her haftasonu görmeye gittiğim en son İlkokul 1. sınıfta bıraktığım Senacığım genç kız olmuştu, Lale değişmemişti ama. Çok mutluyum ve huzurlu.
Dün iş arasında 2 kez kameraya baktım, özledim çünkü Cem’i belki odadadır bir bakayım Pıtırıma dedim, nitekim şansıma 2’sinde de odadaydı. İlkinde tam ben açtığımda odaya giriyordu, içeri girdi yerdeki balonu aldı, koltuğa oturdu, televizyona bakıyor gibi geldi önce ama yoo kapalı gibi televizyon, öylece oturdu 30 sn. kadar sonra içeriden Raşide teyzesinin sesi geldi “Ceeemmm”, Ceeemmm’de dedi ki: “Neeee”. Ayy allahım nasıl yani ??! Öncelikle sen ne zaman öğrendin “ne” kelimesini, sonrasında da çok ayıp “nee” denmez yahu. Sen bana “Anne” dediğinde ben sana “nee” mi diyorum her zaman ama her zaman “Efendim canım” diyorum, nereden çıktı bu “Neee” diye düşündüm ama ne yalan söyleyeyim biraz da hoşuma gitti, güldürdü beni :)
İkinci bakışımda ise Raşide teyzesi elinde kitapla geldi odaya Cem’le birlikte, oturdular koltuğa, başladı Raşide teyzesi kitap okumaya Cemtos’a, önce ciddi ciddi dinledi, biraz sonra bildiği kelimeleri saymaya başladı, tabii önce “Aydede” ile başladı, bu arada Raşide teyzesi azimle okuyor kitabı, ardından oturmaktan sıkıldı, indi koltuktan tırmandı tepelere bir şeyler yapmaya başladı, bir yandan da bir şeyler söylüyor ama Raşide teyzesi aynen devam, pes etmedi. Çok güldüm çok.Dün sabah evden çıkmak üzereyken uyandı, Reha kucağına alıp kapıya geldi, benim hazırlanmamı izliyorlar, çizmelerimi kutusundan çıkarttım, ayağımı içine soktum ki bir şey hissettim çığlık atıp ayağımı çektim. “Ayyy Reha bunun içinde bir şey varrrr” dedim, çizmeyi tepe taklak çevirdim, içinden magnet düştü çiçek şeklinde, Reha’nın kucağında başını babasının omzuna dayamış emzikli cüce gülmeye başladı oradan, meğer bu anı bekliyormuş demek ki, kim bilir ne zaman koydu :)
Getir Cem, Götür Cem :) - 12 Şubat 2009 Perşembe
Anne
Baba
Mama (Acıktığında , "Acıktın mı" diye sorulduğunda)
Aydede
Adda
Ayna
Aflu (havlu)
TiyzeOa (Oya - Kerem arkadaşının bakıcısı)
Hayye (Hayriye - ayda bir temizliğimizi yapar kendisi)
Düt (Araba)
Ditti (gitti - elindekini düşürdüğünde veya attığında)
Gel
Dıss (Deodorant)
Eee (uykusu geldiğinde)
Abi
Aba (Abla)
Garga (Karga)
Gak
Vak
Hav
Bu (Su)
Annane
Yağmur yağıyor, seller akıyor, Pompik Cemcik gezmek istiyor :) - 09 Şubat 2009 Pazartesi
Havanın çok iç açıcı olmamasından ötürü okula gittikten sonra planladığım yerlere gidemeyip, kısa bir yürüyüş yaptık caddede sonra Reha ile buluştuk, oturduk kahvelerimizi içip evimize döndük.
Derste ilgisini çekmeyen bir aktivite yapılıyorsa o grubu terk edip kendi istediği başka birşeyler yapmaya girişiyor, Cem gel annecim, gitme tatlım ... bir dinliyor sözümü bir dinliyorrrr....kendim çalıp kendim oynuyorum :) Sadece orada değil her ortam da böyle, başına buyruk, özgür Cemmy :)
Bu kez de Ezgi'den aldık bizde olmayan bir sürü resim :) Aşağıdaki bu görmediklerimden en hoşuma giden, çarşafta sallanarak uyumuş hali
Dur klompen - 02 Şubat 2009 Pazartesi
Çokta iyi oldu, gördüm ki bu sınıftaki bebekler Cem boyutunda :) diğer sınıftakiler küçük geliyor Cem'i fazla yapılı gibi görüyordum ki, meğer onlar küçükmüşte ondan :) Bu sınıftaki arkadaşları ile daha iyi anlaştı, daha fazla zevk aldı gibi geldi aktivitelerden, "dur" komutunu öğrendik bu derste.
Eve gelince babası ve babaannesine de gösterelim dedik. Önceki sınıfında öğrendiği "tam tam" ile bu ders öğrendiği "dur" birleşince bakın ne oldu :)
Babasının yıllar önce Hollanda'da yaşarken aldığı klompen'lar Cem'in en keyif aldığı oyuncakları arasında, ne zaman salon'un kapısı açık bulsa ilk hedefi onlar oluyor, yine dün akşam daldı salona aldı onları ve giydi, ayy ne yakıştı ne yakıştı :)
Yaşadıklarından ders almak - 30 Ocak 2009 Cuma
Evet dersini almış, akıllanmış, sonrasında da çok uğraştım yemedi :) Burada da yapmış defalarca mama demiş, bazen yine defalarca "anne" diyor diyor diyor, ben her anneden sonra efendim canım, efendim tatlım, efendim miniğim, ..... şeklinde sabırla cevap veriyorum, aklıma daha önce yazdığım Karga hikayesi geliyor, büyüdüğünde bende ona yapacağım Cem Cem Cem ... diyeceğim, bakalım o ne yapacak :) Bu arada saçlarını bu kez ben kestim, önlerini sadece, onun için hafiften yamuk yumuk :)
Akşam bizimle yemek yedikten sonra, oyun odasına gidiyoruz, oyuncakları ile oynuyor, alt alta üst üste yuvarlanıyoruz, sırtıma biniyor dıgıdık yapıyoruz, top oynayıp, goool yapıyoruz, ikimizde deşarj oluyoruz, sonra ben koltuğa uzanıp haberleri izlerkende o önce ayaklarımı gıdıklıyor gülüşüyoruz sonra kendine oynamaya başlıyor, ardından oyundan sıkılıp tırmanmaya başlıyor, bak düşersin, kafa küt olur diyorum anlıyormuş gibi bakıyor, dikkatlice iniyor aferin oğluma diyorum gülüyor yine çıkıyor :(