17 Aralık 2008 Çarşamba

Bayram seyran derken uzun bir yazı...

Öncelikle belirtmek isterim ki, HTML kodu o kadar güzel bozmuşum ki artık düzelmiyor, yani yorum hala yazılamıyor ve ben uzman yardımı alıncaya dek ne kadar yazık ki bu durum devam edecek. Bayram tatili sonrası hemen yazmaktı niyetim, ama bazı resimler elime geç ulaştı, Cem'in teyzesi günlerdir resimleri verdi verecek, getirdi getirecek. Eee resimsiz de yazı yazmayı sevmediğimden, tüm resimler tamamlanmadan yazmadım.

Cem'in babaannesi geldi, özlemiş çok bıdığını, giysi, oyuncak getirmiş, en güzeli de müzik aletleri, kurtulduk gitarı istemesinden, artık kendi müzik aletleri varya onlarla müzik yapıyor :)

Nereden başlasam onu da bilmiyorum. Bayram öncesinden başlayayım, Cumartesi sabah yine Cem okula gitti :) Reha dalga geçiyor benimle "ne okulu allah aşkına, ne meraklısın çocuğu öğrenci yapmaya, okula göndermeye" diyor. Okul değilmiş orası. O zaman Cemboree Gymboree'ye gitti :)




Neyse işte Gymboree çıkışı caddede bulduk yine kendimizi, daha sonra anneannesi ve teyzesi de geldi, gezdik, eğlendik, Cemtos'a yılbaşı hediyelerini aldık hepimiz, denemeden almıyoruz artık, yoksa mutlaka değişim gerekiyor. Teyzesine pek düşkün, hatta hayran, onu görünce çıldırıyor. Nitekim o günde gördüğünde koşarak gelip sarıldı, ayyy büyüdü de koşarak sarılmaya başladı.



Bayram bizim için 9 gün değildi öncelikle onu belirtmek isterim, Cuma çalıştık valla. İlk gün babaannesinde bayram yemeğindeydik hep birlikte, Cemtos kalabalıkta artık daha mutlu ve keyifli oluyor, eee tabii istediğini birisine yaptıramazsa bir başkasına yaptırabiliyor.

Ve her bayram olduğu gibi Ayfer teyzesine gittik oraya gitmek Cemtos'a da eminim ki çok keyif veriyor ama en çok bana, orada olmayı, o küçük evde kalabalık olmayı, o küçük mutfaktan çıkan lezzetli yemekleri şen şakrak yemekten inanılmaz keyif alıyorum. Ezgi ablasının o gün çekilen, facebook'a koyduğu resmi de koymak istedim, pek güzel süslemiş.

Aslı ablam bizi çağırmadı Cem'i çağırdı yine, alıştık biz buna, artık kimse bize ilgi göstermiyor varsa yoksa Cem. Geçen sene bu bayram olduğu gibi yine Sapancadaydık, yine kalabalık yine Cem mutlu. Şansımıza hava da pek güzeldi, ohhh temiz hava, süperdi valla. Burada yaşadığımız enteresan olay, Cem'in ay'a takılması, sürekli ay'ı gösterip ıhh ıhh yapıyor. Bu arada artık isteklerini ıhh ıhhh ile dile getiriyor. Ayyy ıhh ıhhh'da ben sana ay'ı nasıl verim annem, aydedeyi tutamayız. Yok inat etti tutacak, Cintos Aslı Teyzesi küçük fener gibi bişi buldu, tuttum tuttum diyerek ani bir hareketle cebinden o feneri çıkartıp verdi buna, ohhh rahatladık. Aydede elinde :)




Böyle işte rüzgar gibi geçti gitti tatil, bişi anladık mı ??? Hayırr. Neyse buna da şükür 2009'da böyle uzun tatil hiç yok.

Küçük adam artık bardakla içiyor yavaş yavaş. Pek meraklıydı bardakla içmeye, bende plastik bardaklar aldım renk renk, onlarla veriyorum suyunu, önce içiyor biraz, sonra biberondan kalma alışkanlıkla sallamaya başlıyor bardağını :) sular foşşşş...

Haftasonu masal kitabı almaya gittik, çok güzel masal kitapları var ansiklopedi gibi, içinde bir çok masal'ın bulunduğu, akşamları yatırırken okumak için, müziğin yerini masal'a bırakalım dedik, ayyy daral geldi Lullabies'lerden hatta öööggg geldi. Ama olmadı masal kitabı almaya niyetli gittik, oyuncak aldık çıktık. Şu konuşan köpekçik var ya işte ondan, bu arada torbayı Cem'in arabasına astık geziyoruz alışveriş merkezinde, arabayı Reha itiyor, sürekli şu sesi duyoruz "Sarıl bana" Aaaaa Reha çok ayıp :) Oyuncak'ın bir yeri arabanın bir yerine temas ediyor her adım atılıp Reha'nın dizi torbaya çarptığında, oyuncak torbanın içinden bağırıyor sürekli "Sarıl bana, Sarıl bana" :) Çok sevdi Cemtos bu köpekçiği, haa birde kocaman Winnie the Pooh var evde Ceyda teyzesinin doğumda getirdiği, kendinden büyük birde ona pek hayran bu aralar.

Hani daha önce bahsetmiştim ya yatağının yanında yatıyoruz uyuturken, üzerine yatabileceğimiz ama kullanmadığımda yatağının altına sokabileceğim birşey yaptıracağım diye, işte onu yaptırdım epey zaman önce, bizim bıdık onu o kadar benimsedi ki önceleri uykusu gelince gidip yatağın altından çekip çıkartıyor, kendi yatıyordu üzerine. Ama artık oyuncaklarını yatırıyor, şu favorilerini. Dün akşam yine oyun odasında oynarken, kalktı gitti odasına, sonra geldi ite kaka, çekiştire çekiştire Winnie the Pooh'yu aldı götürdü, geri geldi köpekçiği aldı, kalkıp bakim ne yapıyor dedim gördüm ki çıkartmış yine yatağın altından minderi, yatırmış iki oyuncağı üzerine, ikisinin yanında da emzik :) ağızlarına sokamamış anlaşılan, sonra beni elimden çekiştirdi, dolabının kapağını açtırttı, küçük pikesini istedi, aldı onların üzerine örtmeye çalıştı :)

Baba baba baba... Baban nerede Cem ??? "Ditti", nereye gitti "Adda". Cem kulağın nerede oğlum, kulak gösterilir, ağzın nerede, ağız açıp kapatılır, dişlerin, dişler birbirine vurulur. Cemmm cici yap annene. Görüntü şu elini şaçıma sürüyor ve hemen çekiyor, cici sadece şaça yapılır sanıyor :), bazen de bunu dediğimde kendi saçına yapıyor ciciyi, tarağını fırçasını buluyor hemen saçlarını tarıyor, hadi benim saçımı da tara diyince geliyor, saçıma sürüyor tarağını ama ters tarafını :) Cep telefonu gördüğü an hemen alıp kulağına götürüyor, geçenlerde çok net ve düzgün "Alo" dedi, ama bu 1 kez gerçekleşti. Bir de su hastası oldu, ellerini yıkıyoruz, musluktan akan suyu tutmaya çalışıyor :) suyu kapattığımızda ağlıyor, bağırıyor, banyo yaptırıyoruz, banyodan çıkmak istemiyor, oturuyor, kalkıyor, uyuyor, uyanıyor su içiyor. Su olsun da ister içsin, ister oynasın. Babaannen nerede Cem dediğimiz de oyun odasındaki kameraya el sallıyor :) babaannesini kamera sanıyor galiba :) söyledim babaannesine de hatta geçenlerde babaannesi de oyun odasında, Cem babaanne nerede dedim, hemen kameraya el salladı :) Reha babaannene el salla diye diye ...:)

Birde şu "Adda" durumu var, yazın hergün parka gitmeye alıştı, havalar soğudu eskisi kadar çok çıkmıyor, çıkıyor ama yazın olduğu kadar uzun kalmıyor, aklı fikri "Adda"da, işin kötü yanı sokak kapısını açmayı artık beceriyor :( Kaçıp gidecek adda diye korkuyorum :)

Biz ayakkabılarımızı karı koca kutuda saklayanlardanız, kapıdan girer girmez dolaptan kutuları çıkarır içine koyarız, geçen gün girdik içeri, ayakkabılarını ve montunu çıkarttım, kendiminkileri çıkarırken bir baktım, açtı dolabın kapağını çıkarttı kendi ayakkabı kutusunu, kapağını açtı, ayakkabısını koydu içine, kapağı kapattı. Çok şaşırdık, anladık ki her gördüğünü yapıyor ve yapacak, çok dikkatli olmalı çooook.


Magnetlerime fena takmış durumda, eee bende onlara pek değer verdiğimden, şöyle bir yöntem buldum, lastikten yapılmış magnetler dolabın alt kapağında benim kıymetlilerim dolabın üst kapağında, o aşağıda oynuyor ben yukarıda :)

Cemim öpülmeyi, sarılıp sıkılıp mıncıklanmayı sevmiyor, ağır abi :) Ama olmuyor ki insan şöyle doya doya mıncıklamak, sarılıp resimler çekmek istiyor, tuttum sıkı sıkı kendim çektim ikimizin resmini, görüleceği gibi, ben pek mutlu, o pek mutsuz. Ama napim başka yolu yok.

Haaa ben mi iyiyim iyiyim soldan gelmiyorlar, takmıyorum hiç birşeyi, takmayınca gelmiyorlarmış, bir de B vitamini içiyorum hergün. Bir de civanperçemi çayı. Bir yazıda diyor ki : "Arada bir civanperçemi çayı içmiş olsalar, kadınlar pek çok problemle hiç karşılaşmazlardı!". Buyrun okumak bilgilenmek isterseniz http://www.bitkisel-tedavi.com/civanpercemi.htm

Sevgili günlük bu yazımı da burada bitiriyorum. Çok uzun yazmışım zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder