1 Nisan 2009 Çarşamba

Sıkıldım sıkıldım uçmak istiyorum - 26 Mart 2009 Perşembe

Haftasonundan bahsedecektim, neredeyse yeni haftasonu geldi ben hala yazamadım. Resimler dün geldi, ama yazasım gelemedi.Hadi başlayalım o zaman, Cumartesi sabahtan. Ana oğul düştük yola, gittik oyun oynamaya. Tiyze de geldi, o oynadı Cem’le bir müddet. Cemavar göbeğinden ötürü tırmanmakta zorlanırken, tiyzesi arkadan destek oluyor :)

Sonra biraz yürüş ardından kahve molası. Bu arada babası evde Cem’in odasına geçenlerde aldığımız Aydede lamba monte etmekteydi. Artık eve kim gelse Cem aydedeni göster dediğimizde tutuyor elden odasına götürüp duvardaki aydedeyi gösteriyor bağıra bağıra Aydede Aydede diyerek. Hani çocuklar ağlarken anne filan derler ya, benimki Aydede diye ağlıyor :)

Kahve molası ardından ınn ınnn yaptık (arabada bu ses, evde arabayla oynarken bu ses, camdan arabalara bakarken bu ses). Babası pencerede bizi beklerken yine koca apartmanda bizim daireyi buldurma çabasında çekilen resimler.

Pazar sabah kahvaltı etmeden yola çıktık, çünkü Ezgi ablası ve Nilüfer teyzesi bizi bekliyordu. Enfes bir sofrada keyifli kahvaltı ardından, Nilüfer teyzesi yine bir yerlerden Ezgi ablasının Ev şeklindeki çadırını bulup kurdu Cem’e. 2dk. ilgilendi sağolsun, sonra el süpürgesi, cezve gibi doğal oyuncaklarına döndü. O da bizim gibi burada olmaktan keyif aldığından havalara uçtu :)



Akşam eve geldi canı nay nay istedi, nay nay diyip çekti kulaklığı yerinden taktık kafasına. 2 dk. nay nay ardından, yine pencerenin önüne geçti aydedeye bakmak için.

Bu aralar hafiften cümleler kurmaya başladı. Baba ditti atta :) Bunun yanı sıra çok gerekli kelimeler kullanmaya başladı mesela tartı :) Odasında dolabının altından tartıyı bulup “tati tati” diye çıkartıp üzerine çıkıyor :) İyi de ne yapsın çocuk doğduğundan beri sürekli tartılıyor. Son zamanların en enteresan ve zor kelimesi de kahvaltı, zor bir kelime sanki söylemek için “refrigerator” gibi, ben çok zor öğrenmiştim :) ama kahvaltı diyebiliyor, şöyle ki : “Kakahlti”, işi bittikten sonra “Gaka” diyor, e be çocuğum şunu işin başında söylesende tuvalete oturtsak seni.Salı sabahı giyinirken işe gitmek için, Raşide abla arayıp rahatsızlandığını söyledi, durum böyle olunca 2 gün işe gitmeyip Cem’imle çok güzel vakit geçirdik. Ayyy harikaydı, çok güzeldi, çok mutluyduk. O azdı ben resim çektim.

İlkay, Ebru, Özlem ve Serap’la buluştuğumuzda etkilenmemiştim, ya da etkilenmemeye çalışmıştım, evde yavrularıyla birlikte olmalarından, ama bu 2 gün onları düşündüm, ne güzel bir işmiş, zor ama bir o kadarda mutluluk vericiymiş, darısı başıma dedim.Ayy bir de benim artık bir meleğim var başucumda duruyor, beni kötülüklerden koruyor, bende onu Cem'den koruyorum adı Prima meleğimin, Pembe Prima. Başka söze gerek var mı kimden geldiğine dair ?

Bu arada başlığa bakmayın siz, yazacak birşey bulamadım yine, içimden öyle geldi, konuyla hiç ilgisi yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder