Cem hava biraz ısınınca parkta buluyor kendini günde 2 defa. Sabah kumlarda arkadaşlarıyla oynuyor, havalar soğukken bu arkadaşları eve geliyor, evde oynuyorlardı, arkadaşlarının hepsini çok seviyor, ama özellikle Kerem'i, en iyi arkadaşı Kerem ama ne var ki Kerem diyemiyor, güzel bir yol bulmuş, Kerem demek yerine bakıcısının adını söylüyor, Oya diyor, bizde Kerem demek istediğini anlıyoruz. Bir de Batu var, onu da seviyor, fakat bu kez onunla bir konuda anlaşamamış. Topunu vermek istememiş, eee ne de olsa yeni, daha hevesini alamamış.
Topta top, kocaman, neredeyse kendi kilosunun yarısı kadar ağır bir basket topu. Günün ikinci park faslında kumda değil, basket sahasında takılıyor, abileri de Cem'i çok seviyor, toplarını ona veriyorlardı, neyse ki artık Cem'in de bir topu var, abilerin topuna musallat olmuyor, işin garibi, top alındığında sokaklarda geziyorduk, evden biraz uzaktaydık, top alındıktan sonra nasıl ağlıyor anlatamam, abi abi diyip duruyor, anladık ki, basket sahasına abilerinin yanına gidip orada oynamak istiyor, yol boyu ağladı, basket sahasına girdiği an sustu :)
Bir gözlük merakıdır gidiyor, kimde görse alıp takmak istiyor, bu da babaannesinin gözlüğü, çok yakışmış çok, atom karıncaya benzemiş :)
Çalışma masasında çalışırken çekeyim dedim, ama yok efendi durur mu, hemen şımardı, Cem hadi bir gül de resmini çekeyim dedim, o da ağzını kocaman açıp, "ha ha ha" yaptı.
Masasını, sandalyesini çok seviyor, bir tanesine kendi oturuyor, diğerine de bizim oturmamızı istiyor, elimizden tutup "kankalye" diyor :) Aaaaa bu arada önemli bir gelişmeden bahsetmeden olmaz. Atam başlıklı yazımda demiştim, Atatürk'ü öğrenmeli tez zamanda diye ya. Hemen bir kaç Atatürk resmi basıp odasında duvara astım, artık bu kim diyince "Atatüf" diyor, olsun henüz tam söyleyemiyor ama bu bile beni mutlu ediyor.
Bazen, kitaplar, puzzlelar yetmiyor :) bilgisayar'ın başına geçiyor, pat pat klavyeye vuruyor, şimdilikkk. Bu yeni nesil çok zeki eminim yakında kullanmaya başlar. Bir dönem Ankara'da bilgisayar eğitimi veren bir firma da çalışmıştım, 2,5 yaşında öğrencim vardı, gayet başarılıydı valla.
Yeni kelimelerinden de aklıma gelenleri yazayım :
Kankalye ( Sandalye )
Atatüf ( Atatürk )
Süt ( Füt )
Köfte ( Üfte )
Birazcıkta benden bahsedeyim,
Anne Kaz ve
10marifet'i takip ede ede, boş zamanlarımda birşeyler üretmek, elimdekileri farklı formatlara sokmak konusunda istek duymaya başladım, ilk olarak evde giydiğim bir terliği modifiye ettim :) Üşenmedim 350 adet boncuğu misina ile diktim :)