2 Nisan 2008 Çarşamba

Küçük Adamım


Demiştim ya daha önce beklentilerin sonu yok, hep bir sonraki aşamayı bekliyor insan heyecanla ve her seferinde yaşanılan mutluluk hissi.

Küçük adamım, gittikçe gerçek bir küçük adam oluyor. Artık destekle olsa da oturuyor, midye kabuğu gibi hemen öne doğru kapanıyor, hedef ayaklar. Ayaklarını çoook seviyor ahh bir de o bezelye parmakları ağzına sokabilse….Kucağımızda otururken önünde masa varsa en keyif aldığı oyun eliyle şap şap şap masaya vurmak, ama sağ elini kullanıyor genellikle. Sağ el önemli işlerde kullanılıyor, masaya şap şap sağ elle vuruluyor o önemli iş çünkü ama masanın kenarından tutmak sol elin işi. Bu önemli işleri yaparken yüz ifadeside işin ciddiyetine uygun dudak büzülmüş kaş çatılmış.

Bu küçük adam geri vitese takılı kalmış, ne zaman yerde yüzüstü bıraksak hep ama hep geri gidiyor. Ayla ablası yere koyup meyvesini hazırlamaya gitmiş geldiğinde koyduğu yerde bulamayıp panik olmuş, bir bakmış ki geri geri koltuğun altına girmiş oradan Ayla’ya bakıp gülüyor. Eee bu bıdık ne zaman 1. vitese geçecek.

Ek besinlere başladık yavaş yavaş. Elma ile başladık, cam rendede rendeledim, pütürlü alışsın diye arkadaşımın da tavsiyesiyle süzgeçten geçirmeden verdim, ilk gün yüzünü büzüştürerek zorla yedi ama sonra sevdi. Şimdi elma – kivi karışımı sabah, havuç – kabak karışımını öğleden sonra veriyoruz, hapur hupur yiyor. Artık yeni tatlar denemenin zamanı geldi ve bende internetten faydalanarak neler vermemin gerektiğini araştırdıktan sonra liste ve zaman planı hazırladım. Bu planı Reha’ya mail attım. Reha’nın cevabı çok hoşuma gitti, onun üzerine yazmak istedim zaten. Şöyle demiş Cem’in babası : “ Hande, Şimdi bir garip hissettim cidden bu adam büyüyo yahu. (Yiyebileceklerine bakılırsa) ”.

Evet bu adam büyüyor hem de hızla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder