24 Kasım 2008 Pazartesi

Öğrenci Cem

Aynı gün ikinci yazı :) Hayret yapmazdım ben bunu. Haftasonundan da bahsetmek istedim. Güzeldi paylaşmadan geçmeyeyim dedim.

Sabah Cem uyandı, ayılmadan hemen odasına gittim, karyolasının yanını ( mobilyacılar korkuluk diyor, ne biçim bir kelimedir bu ) aşağı indirdim, içine girdim ve korkuluğu tekrar kaldırdım, şayet aşağı da bırakırsam kaçmaya teşebbüs ediyor çünkü. Yattım yanına emziğini çıkarttı benim ağızıma soktu :) sonra vazgeçti aldı benden tekrar ağzına sokup güldü, çok numaracı. Sevdim, öptüm sonra bugün neler yapacağımızı anlattım. Kalkıcaz, altımızı değiştirip, pijamalarımızı çıkartıp, ardından kahvaltımızı yapacağız, sonra hazırlanıp çıkacağız, nereye gidicez biliyor musun ??? OKUL'a :) Sen artık okula gideceksin, okullu Cem oldun, öğrenci Cem :)

Önümüzdeki 6 ay Cem Cumartesi ve Pazarları, hafta içi uygun olduğumuz günlerde Gymboree'ye gidecek, mayıs sonrası havalar düzelmiş olacak, parka daha sık gideceğinden, parkta arkadaşları olduğundan mayıs'a kadar kaydımızı yaptırdık. Çok şirin bir sırt çantası var, arabasına asıyoruz, artık onu sırtına asıcam okula giderken okullu Cem'in, resmini de çeker koyarım :) Aşağıdaki resimde benim omzumda asılı.


Halen gün içinde park'a gidiyor ve akşamları dışarı çıkıyor ama hava soğudukça bu pek mümkün olmayacak, olsa da süresi kısalacağından kapalı mekanda oyunlar oynayabilmesi, arkadaşlığı ve paylaşmayı öğrenebilmesi ve tabii ki en önemlisi gelişebilmesi için bunun gerekli olduğuna karar verdik. Daha önce de bahsetmiştim, deneme dersine gitmiştik ve gayet güzel uyum sağlamıştı. Bu dersler bizim açımızdan da keyifli oluyor.



Şimdiye dek sabah 07:00'de uyanıyor ve öğlene dek evde vakit geçirip günün en yoğun saatlerinde kendimizi dışarı atıyorduk. Halbuki artık dersi 09:30'da başladığından 09:15'de evden çıkıyoruz, ders 10:30'da bitiyor yani gün bölünmüyor, yapacak başka işlerimizi de yapabiliyoruz.


Bu haftasonuda ders çıkışı cadde de bulduk kendimizi, biraz yürüyüşün ardından, oturup bir yerde yudumladık kahvelerimizi, dersin sabah olmasının en güzel yanıda caddenin bu saatlerde sakin olması, huzurlu olması.




Kahve molasının ardından Cem'in ilk defa 20 Eylül'de kesilen saçlarının hızla uzamış yine gözlerine ve kulaklarına giriyor olması nedeniyle Çitlembik'in kapısını çaldık. Ayyy biz orayı çok seviyoruz, bu kez Cem arabalı koltuğa oturmadı. Giydirdi abisi kırmızı pelerini Cem'e, verdi eline oyuncak, Cem gezdi ortalıkta, abisi de arkasında, Cem gezerken, oynarken kesildi bu kez saçları.





Bu arada en son geçen hafta Pazartesi yazmıştım, bugün önceki yazıyı yazmak için girdiğimde gördüm ki, editör değişmiş, ohhh be yazı yazmak kolaylaştı, artık resimleri cursor neredeyse oraya koyabiliyorum. Ayy çok sevindim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder