17 Kasım 2008 Pazartesi

Müzik Ruhun Gıdası

Evet işte bu nedenle de Cem'de aldı bu gıdadan bizde bu haftasonu. Cem deneme dersindeydi yine, MusicTogether’daydık ailece. Sevgili Yapıncak karşıladı kapıda bizi, kendisini tanımaktan mutluluk duyduk, Ada’yı da göreceğiz diye heyecanlıydık ama Ada bugün gelmemişti annesi ile. Hem anneler hem de babalar birlikte şarkılar söyleyerek, şarkılara hareketlerle eşlik ederek, çok keyifli vakit geçirdik. Cem yine uyumluydu, sorun çıkartmadı, bir ara yine özgürlüğü ağır bastı, etrafı dolaşmaya çıktı ama onun haricinde kah babasının kucağında kah benim kucağımda eşlik etti tüm aktivitelere.

Hava güzel olunca açık havada kahve içelim dedik sahilde, Biz kahvelerimizi içerken Cem’de kendi yiyeceklerini yedi, ama benim kahveme de musallat oldu, sonunda gidip aynı bardağın boşundan aldım da rahat ettim. Bu esnada kuşlar gelip kekime dadandılar, bir sürü kuş kekin etrafında bir uçtular bir kondular, Cem’in bakışları çok hoştu, çok şaşırdı, hayretle baktı kuşlara.




Ardından eve döndük Cem öğle uykusuna yattı, eşyalarını hazırladık ve kalkar kalkmazda anneannesine götürdük, hani ayda 1 bırakıyoruz ya, karı koca biraz gezelim dinlenelim diye. Evet işte zaman o zaman. Anneme bıraktık bırakmasına da bu kez ağladım ayrılmak istemedim. Annem şaşırdı bu duruma “ eee bırakma o zaman evladım” dedi :) Yok ama bırakmak lazım, biz de insanız bizim de canımız var, ağlamak yok.

Eve geldik, hazırlandık ve çıktık, bu arada çokta hastayım, burnum tıkalı, gözlerim yanıyor, kafam kazan gibi, ama olsun evde oturmanın manası yok, bu fırsatı değerlendirmek lazım. Nardis Jazz Club’a gittik Galata Kulesinin yanında, Jazz bana ne çok uzak ne de çok yakındı, ama o akşam çok yakınlaştı. Öyle güzeldi ki anlatamam. Kafamı taşımakta zorluk çekmeme rağmen kolumu masaya, kafamıda elime dayayıp dinledim valla. "Young @ heart" süper bir müzik ziyafeti çekti bizlere. Bu arada orada misafir olarak bulunan, sonra kendini sahne de bulan John Taylor tipik Amerikalı zenci bir saksafoncu da katılınca gruba off daha da bir güzelleşti, hele ki Chicago’dan da gelmiş ya daha bir sevdim kendisini :) Anlaştık Reha’yla Chicago ve New Orleans’a gideceğiz hem gezmek hem de Jazz dinlemek için.

Bu arada 8 minik dişi var artık benim Cemavar’ımın. Geç fark ettim yeni çıkanları çok üzüldüm çok, üstte 4 altta 2 dişi vardı, nedense ben hep üst tarafı kontrol ediyordum sanki alt taraf hep 2 kalacak gibi. Ne yapmalıyımda çocuğumla daha çok vakit geçirmeliyim bilemiyorum. Akşam geç mi yatırsam ??? Yok ama düzen kurduk, 20:00 – 21:00 arası her akşam. Durum böyle olunca 18:30’da eve geliyorum yatıncaya dek onunla ilgilenmek, oyun oynamak dışında hiç bir şey yapmamamıza rağmen bana yetmiyor. 2,5 saat günde yani hafta içi sadece 12,5 saat birlikte olabiliyoruz ne korkunç 120 saatin sadece 12 – 13 saati, neyse ki haftasonları full time birlikteyiz.

Böyle işte zaman akıp gidiyor Cem hergün değişip büyüyor, diş çıkartıyor ama ben fark etmiyorum, çok üzgünüm.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder