9 Temmuz 2008 Çarşamba

Ondan bundan şundan en çokta Cem'den

Babaanneler, anneanneler neler hissediyor çok merak ediyorum, torun bambaşka bir şey anlaşılan. Onların Cem’e ilgisi, sevgisi, sabrını gördükçe yok diyorum yavrunun yavrusu daha da başka oluyor demek ki.

Cem her haftasonu babaannesine gidiyor, orada istediği gibi yerlerde emekliyor eee eşya az olunca Cem’in özgürlüğü artıyor. Babaannesi bir an olsun yanından ayrılmıyor, uyutuyor, yediriyor, oynuyor, bende bu sayede dinlenebiliyorum. Ezgi ablası ve Nilüfer halası da hiç yalnız bırakmıyorlar, her haftasonu hemen Cem’i görmeye geliyorlar, Cem Ezgi ablasına bayılıyor, onunla oyunlar oynuyor, ben yine dinleniyorum :)

Her haftasonu havuz sefası da yapıyor, hani tenteli ve oturaklı simit almıştım ya ona biraz biniyor ona sonra sıkılıyor çünkü elleriyle suya şıp şıp yapamıyor, durum böyle olunca bizim kucağa alınıyor, küçük adam çok mutlu oluyor.


Gün geçtikçe iletişim artıyor artık sarılıyor, ne kadar güzel bir duyguymuş meğer o. Uyanınca yatağının kenarında ayağa kalkıyor odasına girince beni görünce kollarını açıyor al beni buradan der gibi. Her yeni gelişmede insan mutluluktan coşuyor, yaptığı en ufak şey insana inanılmaz keyif veriyor.

Sokakta arabasında otururken herkes görüp sevgi gösterisinde bulunuyor, tamam şirin bir tosba ama esas nedeni sanırım arabası hala büyük geldiğinden aşağı kayıyor ve zavallı bir görüntü oluşuyor, insanlar da bu zavallı kaykılmış bıdığı görünce dayanamıyorlar . Ahh bir de saçları insanlar yanlarında birisi varsa şunun saçlarına bak ne tatlı diyor hep ama hep, kirpi ya bizim ki herkese enteresan geliyor, diyorum ya inmiyor o saçlar uzasa da. Reha saçlarına çok düşkün fönler çeker bir şeyler sürer ki dik dursun diye, arkadaşları da kesin sen bu çocuğa da fön çekiyorsun diyorlarmış :) yok artık daha neler

Tatil yaklaşıyor bende heyecan artıyor. Sanırım şimdiden yanıma alacaklarıma dair liste yapmaya başlamalıyım, düşündüğüm de unutmamam gerekenlerin yanında kesinlikle götürmem gerekenler beni korkutuyor, içinde yatması için oyun parkı, IKEA’dan tatil için aldığımız ucuz ve basit mama sandalyesi belki yürümesi için sürülebilir arabası büyük parçalar kaldı ki kıyafetleri, oyuncakları derken o kadar çok eşya var ki, eee niye korktuğumu anladınız mı ??? Araba da bizim valize yer kalacak mı, kaldı ki her tatile koca valizi doldurup giden ben şimdi tek valize karı koca sığmaya çalışacağız hatta o valizi de araba sığdırabilecek miyiz daha belli değil :) Neyse olsun az ve öz götürürüm yeter ki onun her şeyini alayım.

Pazartesi günü kuzen Pınar ile çocukları parka götürelim dedik, tek araba gidelim mi dedi Pınar, kocasının söylenmesinde korktu Hande :) Neden aldık o zaman araba koltuğunu neden kucağında götürdün vs. vs. Ayrı ayrı gitmeye karar verdik. İkinci yalnız yola çıkışım oldu Pıtır’la. İlki gerçekten zordu hem neler yaşayabileceğimi bilmiyordum ağlarsa hüngür avaz ne yapacaktım tam kestiremiyordum hem de o zaman henüz araba koltuğu almamıştık, maxicosi kullanıyorduk ki onda da çocuk öne değil arka cama dönük duruyor araba da, yani senin çocuğu görme şansın yok, nitekim o yolculuğumuzu mızırdandığında görmeksizin arkaya uzattığım biberonu yakalayarak içmesiyle sorunsuz atlatmıştık. Bu kez bizim Cem Paşa gayet efendi bir şekilde huysuzluk yapmadan koltuğunda oturdu, hatta cadde de durdum gittim atm’den para çektim geldim.

Parkta buluştuk Ceyla Sultan ve kuzen Pınar ile, önce biraz yürüyüş yaptık ardından oturduk Romantika’ya, ahh konuşacak bir sürü şey var, ohh ne güzel sohbet edeceğiz. Yaaaa bir sohbet bir sohbet sormayın, meğer çocuklarla sohbet edilmiyormuş dışarıda. Ceyla yürüyebiliyor tek elinden tutulunca, onun yürüyesi var hep, bizim ki de arabada kemerleri takılı oturmaktan nefret ediyor bende onu aldım yanıma koltuğa, Pınar Ceyla ile yürüyüş yaptı ben oturduğum yerde Cem masadakilere el atmasın, koltuktan yere düşmesin diye savaşıp durdum. Ama haksızlıkta etmemek lazım huysuz değil bizim bıdıklar ara sıra sohbetimizi de edebildik. Netice de bir sonraki buluşmamızı evde yapacağız, onlar yerlerde rahat rahat dolaşır bizde rahatımıza bakarız dedik. Bu arada bende bir tecrübesizlik ilk kez çıkmışız iki çocuklu, arabalarla parkta yürüyüş yaparken çarpışan oto misali sürekli çarptık Cem’le Ceyla’nın arabasına, resim çektirelim dedik söyle iki bıdık iki anne, ama unuttuk :(


1 yorum:

  1. Merhabalar hande ve cem:
    Yazdıklarınız okuyunca kızım 9 aylıkken gittiğimiz antalya tatili geliverdi gözümün önüne. Çok uzak dediğimiz için uçakla gitmiştik, doğal olarak yanımıza alacaklarımız arabayla gidilen tatile göre daha sınırlı oldu. kendime ve kocama kıyafet neredeyse 3-5 tane almıştık. Ama şimdi düşünüyorumda zaten değil üstbaş değiştirmeye, saçımı taramaya vakit bulamamıştımda tatili beraber geçirdiğimiz arkadaşların dalga geçmelerine maruz kalmıştım. Bizimki 9 aylıkken onların çocuğu 2,5 yaşındaydı. Ama en rahat ettiğim konu eline birşey verip yedirmek oldu. Nereye dökecek kim temizleyecek korkusu olmadan çorbayı kafasına bile geçirmişti. Bu sene yine antalya fakat arabayla. Eminim yine bagajı doldurana kadar uğraşır herşeyimizi yanımıza alırız. Ama bu senenin diğer senelerden farkı kızımın onlarsız yapamadığı bebekleri, boyaları, oyuncak arkadaşları, arabaları, küpleri, vs...
    Hazırlıklar açısından kolay gelsin size ve bize. bizim tatil pazar başlıyor. sizede iyi tatiller

    YanıtlaSil