4 Eylül 2009 Cuma

Bougainvillea

Döndüğümüzden beri bir üşengeçlik ki bir türlü yazamadım, hem üşengeçlik hem de Bodrum dönüşü adaptasyon süreci engel oldu. Oraya çok çabuk adapte oluyor Cem, ama buraya dönüşte sıkıntı yaşıyoruz bir kaç gün. Eee ama o da haklı, orada özgür, dört duvar arasında değil, kah deniz kenarında kum ve denizle haşır neşir, kah evin bahçesinde elinde hortumu çiçekleri suluyor, kah sitenin içinde abileri, arkadaşlarıyla koşup oynuyor.

Orada 2 kişilik karyola da yatarken, burada küçücük yatağı ona dar geliyor, orada herkes onun gönlünü hoş ederken, burada annesi ve babasının ilgisi az geliyor. İşte böyle neyse ki kısa sürüyor bu alışma süreci.

Daha önce de yazmıştım ya havası mı suyumu bilmem ama çok etkili gelişiminde, öyle güzel anlatıyor ki ne istiyorsa, öyle güzel anlıyor ki ona ne anlatılıyorsa.

Çokta komik bir çocuk oldu, kendine has bir espri yeteneği var, bayılıyor bizi güldürmeye, anneannesinin bahçe eldivenlerini takıyor eline onlarla çok komik olduğunu biliyor, onlar elindeyken birşeyler tutmaya çalışıyor, olmayınca da kıkırdıyor. Sepetler şapka oluyor kimi zaman, yine komik olma çabasından.

Deniz'den inanılmaz keyif alıyor, çıkmak istemiyor, artık iyice derinlere gidiyor, gidiyoruz birlikte.

Yaz başından bu yana kumda oynaması için çeşitli oyuncaklar aldık, ama her deniz sonrası bir tane eksildi, deniz aldı götürdü.


Turgutreis Belediyesi Yelken Kulubü son günlerimizde fark ettiğimiz çok keyifli bir yer. Özellikle tekne turlarının başladığı, teknelerin tek tek ayrılmaya başladığı saatlerde kahvaltıda orada olmak Cem için inanılmaz keyifliydi, her tekneye el salladı, teknelerden Cem'i farkedenler olursa onlarda karşılığında el sallarlarsa daha da mutlu oldu.



çok sevdiği Ege abisi, Cem'in uyku saatlerinin bitmesini iple çekiyor, Cem'le türlü türlü oyunlar oynuyordu, bu resimde Ege abisinin gözlüğü ve şapkasıyla.

Fatih amcası, esasen yine asker arkadaşı misali "Fatih" onu vapur'una :) bindirince dünyalar Cem'in oldu. Fatih'in vapuru sahilde dururken bile Cem pıt içine atlıyor, kendi kendine birşeyler yapıyordu.

Fatih'in birde pata pata'sı var. Motor, vespa vb. hepsi Cem için pata pata. Fatih vapur'dan başka pata patasına da bindirdi Cem'i. Haaa bir de Fatih'in Paşa'sı var. Cem ona da hayran, yemeğini yediriyor, yemek vakti değilse, mama kabının yerini bulup Sumru teyzesine pilav diyor, Paşa pilav yiycekmiş, gidip tasmasını alıp takmaya çalışıyor, Paşa'yı atta götürecekmiş. Ayy buradan da belirteyim Fatih ve Sumru, Cem ve ben sizi çooook seviyoruz haberiniz olsun :)

Önceki Bordum seferimizde anneannesi Cem'e bisiklet almıştı, ayakları pedallara yetişmeyince, bizde Reha ile pedallara gazete kağıtları ile sardık yine de olmadı, ama Afacem taş devri arabası gibi ayaklarıyla iterek gayet güzel ilerliyordu,

Buna gönlü razı olmayan anneannesi bu kez de abi bisikleti almış Cem'e, şimdiden doğumgünü hediyesi :)

Bu alttaki resimler için yorum yapmayacağım hoşuma gittikleri için koydum.


Şimdi silkinme zamanı, kendine gelmeli, yol almalı, hedeflere odaklanmalı, tam ortadan vurmalı :) Ne bu şimdi...

3 yorum:

  1. oy oyyyy masalllah benim yakisiklimaaa. allah nazarlardan saklasin. deniz oglusa yaramis, buyumus koçaman olmus annesi. mikropsuz tarafindan opuyorum sizleri :))

    YanıtlaSil
  2. Hoşgeldiniz :) Cem büyümüş ,maşallah.

    YanıtlaSil
  3. ay Hande bayildim bu Cemín sapkali hallerine:) soytari, nasil da biliyo muzirlik yaptigini:)) hakikaten ikinci tatil yaramis, daha mi bi abi olmus biz gordugumuzden beri? cok cok operim o Cemín tatli gobusunden!
    Seda.

    YanıtlaSil