21 Mayıs 2009 Perşembe

Gezelim, görelim, çocuğumuzu hasta etmeyelim

Konuyu kapsayan bir başlık bulmaya çalıştım bu çıktı. En sevmediğim iş başlık bulma. Neyse bu kez de yazdım birşey işte. Bu aralar yine yazasım yok, gelmiyor pek içimden nedense. Özet geçeyim dedim bol resimli.


Cem hasta pek fena. Öksürük ardından yüksek ateş ve yine tıkanan bronşları var çocuğumun. Hırıltılar yine başladı, geceleri yine acil serviste buluyoruz kendimizi. Düzelecek biliyorum ama yaşarken yani o ciğerleri çıkacak gibi öksürür, alev ateş yanar ve her nefes alışında hırıldarken içim acıyor. Ateşi düştüğü zamanlarda pek enerjik oynuyor, tırmanıyor, haşarılık yapıyor ama yükselince kafasını kaldıramıyor mırıl mırıl mırıldanıyor. Diyorum ya biliyorum geçecek, düzelecek benim küçük adamım.

Cumartesi bir araya geldik, Gökşen ve Ebru'nun çabalarıyla. Cem'in uyku saati ve beklediğim misafirlerim nedeniyle çok fazla kalamadık ama kaldığımız sürede pek keyifli vakit geçirdik. Çocuklar oyun odasında, biz bahçede. Ayy pek güzeldi, devamı gelmesini umarak ayrıldık oradan Cemtos ile.

Pazartesi Reha ve ben izin aldık, daha önce Cem'den çok önce yaptığımız İstanbul'u gezme turlarına devam edelim dedik, Cem'le zor olacağını düşündüğümüzden onu almadık yanımıza, büyüsün öyle.

Reha'nın iş yerinden arkadaşlarıda katıldı bu geziye, kalabalık olunca çok keyifli oldu. Vapurla Eminönüne geçip başladık yürümeye Mısır Çarşısı, Sirkeci, Cağaloğlu, Sultanahmet, Çemberlitaş, Beyazıt Meydanı, Süleymaniye....

Bu resim Sultanahmet'teki Yeşil Ev'de verdiğimiz kahve molasından

Öğle yemeği için uğradığımız Darüzziyafe, Osmanlı yemekleri sunuluyor. Ben Zeytinyağlı tabağı yedim, bayıldım, hergün gidip yiyebilirim.

Sonra Kapalıçarşı cıvarındaki Han'ları gezelim dedik, Valide Han ile başladık. Han izbe ve terkedilmiş gibiydi. Bir amca geldi yanımıza Han'in görevlisiymiş, isterseniz yukarı çıkabilirsiniz dedi. İyi çıkalım bakalım dedik.

Bu kapıdan girdik,

Bu merdivenlerden çıktık yukarıya,

Allah allah kubbelerin bolca bulunduğu çatıdayız, ama ufak bir manzara ve kubbeler dışında pek birşey yok,

Amca seslendi, ileri gidin ileri, gittik

Ve anladık ki bu enfes manzaraya göndermiş bizi.



Şimdi işteyim, aklımın büyük kısmı Cem'de aslında sık sık telefonla bilgi alıyorum ama yine de yanında olmak isterdim, bir kısmı kardeşim de, bir kısmı İlkay'da bir kısmı Ebru'da. Ve kalan kısmı burada çalışmaya çalışıyor.

8 yorum:

  1. gezinirken gördüm blogunuzu resimler muhteşem...özlemişim İstanbulumu...cem e acil şifalar dilerim...geçmişler olsun

    YanıtlaSil
  2. Geçmiş olsun be Handeciğim hiç söylemezsinde üzüldüm geçecek belkide ben bunu yazarken geçmişdir bile :)
    Cemtoşum iyi olsun ...tombişim benim.Ben iyi sayılırım canım:)İlkayda iyidir umarım.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Yağmur teşekkür ederim iyi dileklerin için

    YanıtlaSil
  4. Ebrucuğum nasıl olsa buradan duyarsın diye telefonda söylemedim, hem ben seni sormak için aramıştım.

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsun Hande, bak hiç haberimiz yok:((

    YanıtlaSil
  6. Hande'cim şimdi bakabiliyorum ve okuyorum sayfanı, hay allah çok üzüldüm Cemtoş'uma. Umarım kısa zamanda toparlar minik adamım.
    Gelelim tarihi yarımada gezinize... Bayıldım bayıldım. Ne iyi etmişsiniz, kendim gezmiş gibi sevindim, bayılırım oralara :)

    YanıtlaSil
  7. çok üzüldüm canım geçmiş olsun ve de doğumgünün kutlu olsun
    hayatın da oğluşun kadar umut dolu gülüşün kadar mutlu olsun
    iyi ki doğdun...

    YanıtlaSil
  8. Hande benim yorumum yok olmuş :(

    YanıtlaSil