24 Mart 2008 Pazartesi

Canım Cem'im ben seni yerim

Yine bir özet yapayım istedim, daha önce hamilelik ve doğum'um üzerine flashback yapmıştım, şimdide Cem'in doğumundan bugününe bir yazı yazmak istedim ki bundan sonrasında gelişimini düzenli burada paylaşabileyim.

Hastanede 3 gün hemşirelerinde desteği ile bebek bakımına ilk adımı attıktan sonra evimize geldik. İlk zamanlar kilo kaybı fazla olunca farkettik ki sütüm az, yetmiyor Cem'e, karnı doymuyor pıtırımın. Nitekim mecburen mama'ya başladık, hem anne sütü hem mama şeklinde halen devam ediyoruz.

Ben bakacağım çocuğuma dedim, ne annemi ne de kayınvalidemi istemedim bana destek olması için yanımda. Çocuğumla başbaşa olabileceğim süre doğum iznimle sınırlı yani 3-4 ay bunu da Cem ile yalnız geçirmek istedim. Çook zorlandım çoook, çoğu zaman yemek yemeye bile fırsat bulamadım. Gecem gündüzüm Cem oldu. En korktuğum gece gündüz ayırımını yapamamasıydı, gündüz salonda, televizyon açık, aydınlık ortamda oturduk, akşam yatma vakti geldiğinde mamasını yedirip karanlık ve sessiz ortama geçmek onun bunu idrak etmesini sağladı. Geceleri uyandığında konuşmuyor, sevip, öpmüyorum bile pıtırımı. İlk 3 ay yatak odamızda beşikte yattı 3 ayı bittiği gece kendi odasına, kocaman yatağına terfi etti, bir kaç gün sürdü yeni yerine alışması. Aaaa 6 ay bitseydi de öyle koysaydın odasına dediler. Niye ??? Ne farkedecek ki ? Ne kadar erken alışırsa o kadar iyi.

Cem doğduğundan beri ki daha önce de yazdığım gibi doğum anından itibaren müziği seviyor. Odasında bir CD çalar koyduk günde 3 kez yatağına yatırıp müzik dinletiyoruz. Özellikle Raimond Lap müziklerine bayılıyor. Müzik onu sakinleştiriyor, huzurlu yapıyor.

Beklentilerin sonu yok ilk zamanlar karşısında türlü şaklabanlıklar yapıyorduk ki bir gülümseme görelim diye ama çocuk ciddi (babasına çekmiş) kaşlarını çatıp bakıyor napıyor bu kadın der gibi. Ahhhh bir gülse de görsek diyip duruyorduk. Zaman geçti gülmeye başladı, ama görüntü var ses yok, ağızını kocaman açıyor yüzünde gülme ifadesi ama sessiz. Bu aşama gerçekleşti ya yeni beklenti ahh bir de kahkaha atsa, ahhh oyuncakları ile oynasa, dönse, otursa, emeklese. Bitmiyor beklentiler, hep bir sonrakini görmenin heyecanı. Daha oturamazken ki hala göbişinden pek oturamıyor, mama sandalyesi aldık, sabırsızlık işte sanki alınca çocuğun oturası gelecek. Alır almaz da oturttuk çocuğu bir heves, ahh canım benim hemen yana kayıyor daha :)

Doğduğundan itibaren Cem'i hep dışarı çıkardık, daha çok küçük çıkarmayın dışarı üşür, hasta olur dediler, dinlemedik ! ilk 10 gün içinde 3 defa doktoruna ziyarete gitti zaten. Onları saymıyor ilk çıkışı caddeye oldu, çocuğu doğar doğmaz caddeli yaptım :) Bağdat Caddesini tanısın ilk önce. Sonra çeşitlendirdik bu gezileri. En son geçen pazar sokak çoçuğu yaptım çocuğumu. Sabah babaannesi ve dedesiyle brunch'a gitti,

ardından Teyzesi, anneannesi, büyükannesi ve büyük dedesi ile akşam yemeği ile bitirdi günü. İlk kez bu kadar uzun dışarı da kaldık ne ile karşılaşabileceğimi bilmiyordum şimdiye dek 2 saat kadar dışarıda kalıyorduk bu kez çoook uzundu, yaa huzursuzlanırsa ne yaparım diyordum ki sorunsuz atlattık.

Ama 2 ufak hikayem var bu günle ilgili; Pazar günü hava harikaydı, güneş yakıyordu, dışarıda oturduk, Cem genellikle arabasındaydı ama arasıra fıkırdadıkça babaannesi aldı kucağına gezdirdi, dedesi gezdirdi, ben gezdirdim. Ahhh tecrübesizlik işte, akşam eve geldik ki çocuğumun burnu, yanakları, kirpi saçlarının tam örtemediği kafası kıpkırmızı olmuş mu, ayy yakmışım çocuğu. Ertesi gün ilk işim 50+ güneş koruma kremi ve after sun almak oldu.

ikincisi ise brunch ardından babaannesine gittik, altını değiştirmek için bezini açtım nasıl mutlu nasıl mutlu ohhh rahatladı pıtırım. Öyle olunca bende hemen yeni bezini bağlamadım, biraz açık kalsın hazır keyfi yerindeyken bozmayayım dedim. Fıskiye olayı sık sık tekrarlanan ilk yaşadığımda napacağımı şaşırdığım sadece filmlerde olduğunu sandığım bir olay. Ama o anda yaşadığım diğer fıskiye'lerden farklıydı. Çocuğum neşe ile değişik ses denemelerinde bulunup babaannesine gülücükler atarken birden suratına gelen ıslaklıkla neye uğradığına şaşırdı, bende bir anda şaştım kaldım. Kendi suratına yaptı çişini :) "Zeki olurmuş" dediler bende inanayım bari dedim :)

Bu kadar yeter geçmişten bahis. Bundan böyle güncel yazılarımla yola devam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder