17 Ağustos 2009 Pazartesi

II. Bodrum Seferi

Evet yine gidiyoruz ikinci kez, hatta 3. seferimizde bayramda olacak :) Çok iyi oldu valla, Reha'dan izin koparmak kolay olmadı ama sonunda oldu. Bu akşam gidiyoruz ve 2 hafta sonra dönüyoruz, şayet kaçak internet bulursam ne ala, yoksa yine sizlerden haber alamayacağım.

Cem'le günler hızlı ve bol hareketli geçiyor, ayyy ben 35 yaşında bir kadınım yani genç sayılırım ama ne var ki benim enerjim çoğu zaman onunkine yetmiyor. Geçenler de hafif bir aktivite olsun o arabasında otursun gezelim dedik bir iki işimde vardı bir alışveriş merkezine gittik, ama ne var ki paralı oyuncakların olduğu yerden geçme gafletinde bulundum, durmadı inmek istedi ve indi arabasından aldık jetonları tek tek hepsini denedi. Daha önce de resmini çekip buraya koyduğum bir araba var içinde de bi palyaço oturuyor yine en son ona uğradı, oturdu yanında önce, dayanamadı öptü o da olmadı kucağına oturdu :)

Geçen Bodrum seferi öncesi kestirdiğimiz saçlar yine uzadı, ne çabuk uzuyor yahu, biz yine tuttuk Arslan Kuaförün yolunu, nasıl uslu oturuyor anlatamam, netice de yine çok yakışıklı oldu, İbrahim Bey'in verdiği lolipop'la kendimizi yine Özgürlük parkına attık yemeğimizi yiyip, gezdik sonra evimize döndük.

Bu haftasonu Reha ve Cem'i babaanneye gönderdim, keyfime bakayım biraz dinleneyim diye, yok ruhumda hizmetçilik var, Reha'ya ben yokken çok uğraşmasın diye yemek yaptım, uğraşmasın diye 3 makine çamaşır yıkayıp ütüledim, temiz evde otursun diye temizliği de yaptım, ne keyif ama. Neyse ki Cadde'de gezip yemek yiyip keyif kısmını da az da olsa gerçekleştirdim.

Cem ise babası, mamannesi, Ezgi ablası, Mert abisi, ... tüm aile fertlerinin peşinde pervane etmiş.
Ördeklere ekmek vermiş,

Orada da yine o oyuncaklardan bulup tek tek hepsini tavaf etmiş,

Aaa bu resimde 15. kattan çekilen çok zoom'lu resim, koca apartmanda babasını görebilmiş ya bravo ben aşağıdan bakınca çok zor seçebiliyorum valla.

Nilüfer teyzesi, Ezgi ablasının taş devri arabasını getirmiş Cem binsin diye, nasıl mutlu olmuş, inmemiş arabadan.


Bu arada cümle kuruyor artık, ve çenesi çok düşük, yandık yani :)

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Evde eğitim ???

Bu aralar Cem'e nasıl yetebilirim, evde ona nasıl eğitim verebilirim derdine düştüm, ne vermeliyim, ne kadar vermeliyim onu araştırıyorum. Daha önce bahsetmiştim, resim de koymuştum hatta, hazırladığım eğitim kartları ile ilgili, oldukça işe yaradı doğrusu. Aynı zamanda Baby Einstein ve Brainy Baby eğitim setlerini de izletiyorum. Yeterli mi bu yaş için bilmiyorum, bir sonra ki adım ne olmalı onu araştırıyorum, fikirlerinize ve tecrübelerinize ihtiyacım var.

Bu arada tatil dönüşü doktor kontrolümüz vardı, sonunda kilosu korkulu rüyam olmaktan çıktı, görünüş göre gidişat iyi, kilosu hala önde yaşıtlarına göre, ama boyu da yani orantılı hale gelmiş sonunda.

Evettttt koca bir yıl daha geçti ve amcasıyla Seda ablası Hollanda'dan tatile geldiler, yine önceliği Cem'e verdiler ve uçaktan iner inmez ize geldiler, şaka gibi ama yine aynı soruyu sordum "Büyümüş mü !!?" :)

Bu resime bayıldım, kaç tane aile fotoğrafı çekmeye kalkıştıysak Reha ve ben gülümserken objektife Cem ya surat asıyor ya da başka yöne bakıyor. Ama işte bu resim tam istediğim gibi, bizimle yakalayamadığımız bu kareyi amcası ve Seda ablası ile yakaladık :) Bu arada biz Seda'yla anlaşmıştık ben hamileyken yenge demeyecek Cem, Seda abla diyecek diye.

Onlarla ilk karşılaştığında biraz çekinse de bu 2 ya da 3 dakika sonra bitti, kan çekiyor işte, hemen alıştı, ama tek sorun amcasına "abi" demesi :) Abi gel, abi bak :) annecim "abi" değil amca diyorum bir kez amca diyor sonra yine abi.

Amcasıyla markete gittiler el ele, markete girer girmez bonibonlara saldıran Cem'e amcası almış hemen, pek mesut geldi eve.


Bu arada haftasonu Bahçeşehir'e mamanne'ye gittik hep birlikte, her zaman olduğu gibi Ezgi ablası, Nilüfer teyzesi ve Gökhan dedesi'de geldiler Cemtos'u ve tabii ki amcasıyla Seda ablasını görmeye. Alttaki resim öyleee hoşuma gitti ki çok doğal geldi, Nilüfer teyzesini dinlerken.


Ezgi ablasına hayran, çok seviyor ama naz yapıyor, neyse ki Ezgi yakalamışta sımsıkı kaçamadan öpmüş Cem'i. Artık Ezgi'yi ismiyle çağırıyor, "Esgiii".

Mamannesi apartmanın deposunda bu arabayı görmüş aramış taramış sahibini bulup rica etmiş torunum gelecek oynasın mı demiş, onlarda kırmamışlar vermişler, gece boyu akü'sü dolmuş, biz gidince getirdiler arabayı, çok hoşuna gitti ama henüz ayakları gaz pedalına yetişmediğinden pek ilerleyemedi.

Bu da yukarı da bahsettiğim aile fotoğraflarından biri, gördünüz mü yine asık suratlı Cem :)


Birde belirtmeliyim ki sayfam yine bozulmuş, valla bu kez ben birşey yapmadım, kendiliğinden oldu, yandaki herşey sayfanın altında çıkmaya başladı ve yine düzeltemiyorum :(

Bu arada sanırım biz yine 2 hafta yok olacağız, bekle bizi PrimamRimam :)

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Kaçtık

Kaçtık valla, 2 gün Cem'den kaçtık :) Şaka bir yana 2 günlüğüne Ankara'ya gittik, Reha'nın arkadaşının düğünü için. Ne yalan söyleyeyim çokta iyi geldi, uyku saatleri gözetmeden gezdik, akşam deliksiz uyuyup sabah 10'da kalktık, iyi oldu kısacası, ama çook özledik çoook

Biz yokken Cem ne mi yapmış, hemen anlatayım,

Artık Cem'in de bilgisayar'ı olduğundan, Arjen'le oturup bilgisayarları başında çalışmışlar,

Erenköy tren istasyonundan atlamışlar trene,

Cem çok şaşırmış hep dışarıdan gördüğü tren'in içinde olunca,

İnmişler Haydarpaşa'da, bakmışlar iskeleden gelen giden vapurlara,

Yine trenle dönmüşler eve, benim sakladığım ganimetleri bulup oynamışlar hep birlikte,

Canları sıkılmış çıkmışlar parka, Cem bulmuş kendine güzel bir abla, Cem abla'ya bayılmış, abla da Cem'e,

Gitmiş basket sahasına, oynamış basket topuyla, aaa birde ne görsün yerde bir su birikintisi, vurmuş avuçlarının şap şap suya,

Eve dönmeden uğramışlar tavşanlara, tavuklara, horozlara, Cem'in ü ü üüüü nidalarıyla beslemişler onları

Bizi sorarsanız, gezilesi görülesi hiç bir yeri olmayan doğup büyüdüğüm, 22 sene yaşadığım Ankara'm da Reha'yı nerelere götürsem diye kafayı yedim. Kuğulu Park, Tunalı Hilmi ardından Kale'ye gidip daral gelip kendimizi en sevdiğim yere Cafemiz'e zor attık.
Bu resim daraldıktan sonra ohhhh be dediğimiz Cafemiz, hala 12 yıl önce bıraktığım gibi, sıcacık ve sevimli.

Kale'nin bir yerinde, galiba kaçarken çekmiştim, o nedenle kapısı,

Bu resim kale'ye yeni giriş yaptığımızda, değişik bir şeyler göreceğiz umudunu taşıdığımız anlarda bir heves çektiğimiz resimlerden.

Bu resimde akşam düğünden, dondum dondum, Ağustos ayında ocak soğuğu vardı o akşam.
İşte kaçış olayımız bundan ibaret.