28 Haziran 2010 Pazartesi

Uyumak istiyorum senede bir gün

Haftaiçi sabahları Cem'den önce takriben 06:45 gibi kalkıp giyiniyor ondan sonra Cem'i kaldırıyorum, o televizyon karşısında keyif yaparken ben kahvaltısını hazırlıyor sonra onu çağırıp, kahvaltısını ettiriyorum, daha doğrusu o kahvaltısını yerken ben çantasını hazırlıyorum, kahvaltısı bitince tuvaletini yapıyor, üzerini değiştiriyoruz, bazen hoppidi, zippidi bazen ite kaka evden çıkıyoruz, yuvaya gidiyoruz, onu yuvaya bırakıp ben işe gidiyorum. Haaa bazen de ben uyuya kalıyorum, o gelip beni kaldırıyor, "annecim ben uyandımmmmm, kahvaltı hazırla" diyor. Emredersin diyip kalkıyorum, o keyif çatmaya gidiyor :) Haftaiçi iyi, hoş, güzel de peki ya haftasonu ??? Benim de canım yok mu ??? Bende uyumak istemez miyim ??? Her haftasonu ben 07:00 - 08:00 arası kalkmak zorunda mıyımmmmmmmm. Her haftasonu bu kadar erken kalkıp 09:00 - 09:30'a kadar evde oyalanıp sonra kendimizi sokağa atıyoruz, ya bir alışveriş merkezine ya caddede yürüyüşe çıkıyoruz, sonra sıkılıp anneme gidiyoruz ki Reha uyusun diye. Eeeee ben ne zaman uyuyacağım. Bu Pazar Reha ile anlaşma yaptık, al oğlunu gidin baba oğul kahvaltı yapın bir yerlerde dedim.


Kalkmışlar, hazırlanıp çıkmışlar, pastaneden yiyecek birşeyler alıp araba almadan Cem'i pusetine koyup Erenköy istasyondan trene binip Haydarpaşa'dan Vapura binmişler. Benim küçük adam kırk yıllık vapur yolcusu gibi ayakları uzatmış demirlere :)




 


Vapurdan inmişler Yeni Camii, Mısır Çarşısının orada balıklar, civcivler, kazlar ziyaret edilmiş, ardından Tahtakale'ye gitmişler, meraklı bakışlarla etrafını incelemiş, alışkın olmadığı yerler netice de, Galata köprüsünden balık tutanlara baka baka Karaköye geçmişler oradan tekrar vapurla Haydarpaşa ve trenle Erenköy'e dönmüşler. Bendeniz ise 11:00'e dek uyudum. Bu başarılı geziden ötürü Reha'yı tebrik ettim, doğrusu bunu ben tek başıma yapamazdım. Cesaret edemezdim. Puset avantaj olmuş, yürüyerek götürmek zor olurdu, yorulurdu, sürekli bir şeylere dalardı. 3 saatte gezecekleri yerleri 6 saatte gezerlerdi.


Buradan da Reha'yı tebrik ediyor başarılarının devamını canı gönülden diliyorum :) heheheee


Küçük adam  uzun zamandır 2m. x 1m. ebatlarında yatakta yatıyor, aldığımız günden beri hiç düşmedi, nasıl oldu anlamadık ama oldu valla :) Abiyim ben diyip hemen adapte oldu yatağına, ama gelin görün ki, çocuk odası gibi değil de genç odası gibiydi, sabah erken kalkıp çok yorulan Reha'yı :) uyuması için evde bırakıp dışarı çıktık Cem'le sonra duvar sticker'ları ile döndük eve. Sonuç mu ? İşte böyle oldu, Cem odası çocuk odasına benzedi.




STAR DIVIDERS Pictures, Images and Photos

18 Haziran 2010 Cuma

Pikmik

Şirketimin pikniği vardı, günler öncesinden bunu Cem'e bildirdim. Haftasonu pikniğe gideceğiz, işyerimden arkadaşlarımın çocukları olacak onlarla oynayacaksın, şişme oyuncaklar olacak, sürprizler olacak, resimler yapacaksınız, hediyeler olacak, atlar olacak, ata bineceksin demiştim. Demez olsaydım, yani erkenden anlatmaz olsaydım, her sabah kalkıp "anne bugün pikmike mi gidicez" diyip durdu, yok annecim daha haftasonu olmadı, bugün sen yuvaya bizde işe gideceğiz, haftasonu gelince ben sana söyleyeceğim diyip durdum, 4 gün böyle geçti, eee haftasonu geldi, sabah kalktı, baktık ki o yuvaya gitmiyor biz de işe, "anne pikmik" "anne haftasonu" :) bak canım benim bu haftasonu 2 günden oluşur bugün birinci günü ama biz ikinci gününde pikniğe gideceğiz. Aman bir anladı bir anladı. Pikmikte pikmik diye tutturdu.....


Pazar sabahı bir heyecanla kalktı hemen hazırlandı, bir çanta dolusu yedek kıyafet, ayakkabı, herşey, gittik pikniğe. Piknik harikaydı, herşey harikaydı. Birhan ve ben organize ederiz de güzel olmaz mı :)


Ben pek Cem'le ilgilenemedim, Begüm ablası Cem Paşaya ablalık yaptı, Mine ablası, Yeşim ablası ben etrafta koşuştururken Cem'le çok ilgilendiler, ne istediyse yaptılar.


















Bu arada kendine uygun basket topuyla basket oynamaya gidiyor babasıyla bir heves, bakıyor pota ona çoooooooook uzak vazgeçiyormuş bu sevdadan :) başlıyormuş babasını sabote etmeye :)






Bir de Japon balığı aldık Cem'e, sabah yuvaya gitmeden yemeğini veriyor balığının, akşamları yuvadan gelince de yaptıklarını anlatıyor. Aldığımız gün adını koy dedik. Koydu. "Hasan" ilk gün Hasan aşağı Hasan yukarı, ayy ama yok olmadı böyle, sonra Cem bu balığın adı "Minik olsun mu?" dedik kabul etti. Yeni adı "Minik" balığının, neyse ki eski adını kullanmıyor :)


STAR DIVIDERS Pictures, Images and Photos

3 Haziran 2010 Perşembe

Vein

02 Mart 2009; ilk karşılaşmamız, ilk buluşmamız, ilk sohbetimiz (tek yönlü, çünkü susmayan bir ben), sonra yıllardır tanışıyormuşluk hissi, kardeşlik duygusu. Çok sevdim ben bu tatlı kızı, tatlı kızın kızını, tatlı kızın annesini. Evde oturduğum zamanlarda o bende, ben onda çaylar, kahveler sohbetler. İşe başladım, akşama taşıdık bu sohbetleri. Geçenlerde, ben onda, çalışma odasında; tek kişilik karyola üzerinde ben, tatlı kız, tatlı kızın kardeşi, sandalye de tatlı kızın annesi, ohhh harika sohbete daldık yine. En keyifli zamanlarım.

Canımıneniçi :) Ceylancığım :) Ebrucuğum, doğumgünün kutlu olsun, kuzummmmmmmmm.

Adamım

Havadan mıdır, sudan mıdır, bir üşengeçlik, bir tembellik çöktü üstüme gitmiyor gidemiyor. Ne buraya, ne kendi sayfama yazı yazmak içimden gelmiyor gelemiyor. Kısa ve öz yazacağım bu nedenle, oğlum okuyacak ya büyüyünce.


Ben bebek değilim, büyüdüm diye sürekli vurguladığından, yatağınında büyümesi gerektiğine taktım kafayı ben :) Ikea'ya gittik 90 x 200 cm yatak aldık :) artık kenarda az buçukta olsa onu düşmekten koruyacak herhangi birşeyde yok. Abi yatağı işte.




Hemen o yatağa göre çarşaflar, pikeler alındı. Akşam uyku saati geldi, bir heyecan kapladı içimi ya düşerse diye. Biz yatmadan önce bir ara bir baktık ki başı gövdesi yatakta belinden aşağısı yerde, ayakları yere basıyor. Reha, Hande koş fotoğraf makinesini getir dedi, ama ben getirinceye dek uyandı, çekemedim :) Düşmedi hiç çok şükür.


Nasıl konuşuyor anlatamam, öyle kelimeler seçip kullanıyor ki bazen Rehayla gözlerimizi açıp hayretle nereden biliyor bunu der gibi birbirimize bakıyoruz. Ayyyy büyüyor büyüyor. "Bebeğim benimmm" dediğim de kızıyor. "Ben bebek değilimmmm !!!!"


İki haftadır evde karantina da geçen hafta anneannesiyle, bu hafta da  babaannesiyle geçiriyor zamanını. Geçen gün torbalıktaki çöp için sakladığım torbaların hepsini yere dökmüş, iyi ki ben işteydim, valla çıldırırdım, babaanne sabırlı, oynarken resmini çekmiş sonra toplamış.


Dün babaannesinin dişçi randevusu vardı, beraber gittiler, babaannesi dişçi koltuğundayken o uslu uslu orada ki ablalarıyla beklemiş babaannesini. Sonrasında babaannesi sormuş ona "Ne yemek istersin, köfte, döner",


Cem: "Balık isterim"

Babaanne : "Tamam o zaman, balık alıp evimizde yapalım"

Cem: "Hayır, ben dışarda yemek istiyorum"

Adam oldu da ....



Nitekim babaanne Hollanda'ya dönmeden torunuyla başbaşa yemek yemiş :)





Ne kadar kısa ve öz yazdım yine :) heheheee

STAR DIVIDERS Pictures, Images and Photos