18 Aralık 2009 Cuma

Pityriasis Rosea



Nasıl başlık ama :) Gül hastalığı demekmiş, ben ondan olmuşum. Sırtımda, boynumda karnımda pıtır pıtır dökülünce önce çok endişelendim yine Zona mı oldum diye, daha önce doğum iznimden döndüğümde pozisyon değişikliği yaptıklarını öğrendiğimde zona olmuştum, doktor tekrarlarsa arkasında hoş olmayan şeyin olabileceğini söylemişti, doğrusu yine döküntüler olunca çok korktum, neyse ki Gül hastalığıymış, stres ve sıkıntıdan olurmuş :) bak onu anlamadım işte, bilinç altımda ne var bilmiyorum ama üstünde sıkıntı yok :)



Gelelim yılbaşı hazırlıklarımızın son durumuna. Hazırız :)



Cemiko ile ağacımızı kurduk, süslerini astık, çok hoşuna gitti, ellemiyor, yanıp sönen lambalarını izliyor, bende her sene olduğu gibi ışıklı dallarıma kırmızı toplarımı asıp, pencerenin önüne yerleştirdim, hava kararınca yakıyorum, dışarıdan çok hoş gözüküyor :)













Bugün Cem'i izlemeye gittim buz pateninde, ayy çok duygulandım, çok mutlu oldum, ayakkabısının altına taktıkları aparat diğer patenler gibi tek kızaklı değil çift ama yine de üzerinde dengede durmak pek kolay değil. Benim Minik adamım duruyor kimsenin elini tutmadan, hatta ilerleyebiliyor da. Orda bir duygulandım, eve geldim posta kutusunda da mektubunu görünce daha da bir garip oldum. Haberleşme haftası olduğundan mektup yazıp, postane'ye gidip postalamışlardı.









Sevgili Burcu'nun hediyesini aldım, çekiliş hediyemi yani, bugün geldi. Çok teşekkür ediyorum, çok şık, kartında çok şirin.



star Pictures, Images and Photos

16 Aralık 2009 Çarşamba

Yeni Yıl Hazırlıkları

Benim bıdık yakın zamandır her akşam olmasa da bazı akşamlar yatağına yatınca ayak tırnaklarını kestiresi geliyor, yazın çıplak ayak gezdiğinden pamuk ayaklarının altı biraz sertleşince bepantene sürüyordum, çok hoşuna gidiyordu, bu aralar yine onu da istemeye başladı, yatağına yatıyor, biraz sonra anne kırt kırt diye çağırıyor, çorap çıkıyor, tırnaklar numaradan kesiliyor, o kestiğimi sanıyor, ardından da parmaklarının altlarına bepantene sürülüyor. Peki ama niye ??? Bana kalırsa uykudan kaytarmaca bahane bulmaca ne kadar geç uyursa o kadar iyi sanıyor.



Kış geldiğinden beri gece 3-4 kez kalkıp üstünü açmış mı diye bakıyordum, nitekim her seferinde de açık buluyordum, geçen sene polar uyku tulumları getirmişti Aslı teyzesi onlar harika oluyordu sımsıcak tutuyordu. Nedense Türkiye'de yok, Mothercare'de gördüm ama havlu gibiydi ve fiyatı da oldukça pahalıydı. Annem'den istedim yurtdışına gitti yakınlarda, ayyy yaşasın ki bulmuş 2 tane almış birini yıkarken diğerini giydireyim diye. Ohhh artık sık sık kalkıp bakmıyorum açılsa da üşümeyeceğini biliyorum.







Gelelim başlık konumuza, Cem doğduğu yıl babaannesi ve Arjen ile geçen sene ise anneannesi ve teyzesi ile girmiştik yeni yıla. Bu yıl çekirdek aile olarak evde olalım, her zaman ki uyku saatinde Cem'i yatıralım, sonra TV karşısında mum ışıkları ile içkilerimizi içelim diye düşündük, sonra bunu seneye yapmaya karar verip herkesi bize toplayalım dedik. Bayramdaki gibi hep birlikte olmaya karar verdik.



Evlenmeden önce evimizde kocaman bir ağacımız vardı, Selin'le saatlerce uğraşırdık, önce ağacı kurar sonra süsleri asardık, çok keyif alırdık bu işten, aralık ortası kurar her akşam ışıklarını yakardık. Toplaması ise eziyet gibi gelir neredeyse sene ortasına dek toplamamak için uğraşırdık :)





Bugün Eminönüne gitmem gerekiyordu, offf bir sürü dükkan çeşit çeşit süsler beni öyle cezbetti ki, Reha'nın boşver almayalım nasılsa Cem daha anlamaz sözleri kulaklarımda çınlamasına rağmen dayanamayıp aldım. Eski ağacım gibi kocaman değil, 150 boyunda bıdık bir ağaç. Süsler de aldım ama annemden ışık ve biraz daha şık süslerden aldıktan sonra Cem'le kuracağız. Altına da annemin zorluklarla kırılmadan yurtdışından getirdiği noel babalı rayların üstünde giderken christmas şarkıları çalan treni kuracağız.







Ama öncesinde ben her zaman olduğu gibi sokak kapımı ve camlarımı süsledim bile. Cem'in çok hoşuna gitti. Kim gelirse önce kapı süsünü gösterip "bakkkk noel dede" diyor :)















İşte bizden böyle. Herşey Minik Adam'ım için, herşey onun için.

star Pictures, Images and Photos

11 Aralık 2009 Cuma

Faaliyet Raporu



Bu aralar en önemli faaliyetimiz PrimamRimam'ın yavrusunun  doğumgününe katılmak oldu. Ne var ki fotoğraf makinasını götürmeyi unuttuğumdan resim çekemedim, haa götürseydim ne değişirdi ki, Cem'in peşinde koşmaktan fırsat bulamazdım zaten.



Harikaydı, kalabalıktı, çok süslüydü, coşkuluydu, bol yiyecekli, çok çocukluydu. Hello Kitty sarmıştı dört bir yanı, yine yeni fikirler vericiydi. Canımıneniçi harika hazırlamıştı her şeyi. Pasta çok şirindi, yapanı gibi :) Yeni blog dostlarım oldu, PastacımRapunsel'imden ve Ebrucuğumdan hep adını duyduğum Zümrüt'ü tanıdım, her yazıma yorum bırakan, tanımayı çok arzu ettiğim Meltem'i tanıdım. Dünya tatlısı insanlar doluydu ama ben Cem'le koşuşturuken sadece ikisi ile tanışabildim :)



Gelelim Cem'e yuvada bir kaç gün arkadaşları ile ilişkilerinde sorun yaşadık, gitmek istememezlik yapmıyordu ama orada arkadaşları ile geçinemiyordu, bir kaç günüm çok mutsuz geçti ne yapacağım derken Ebru'nun, Zümrüt'ün ve  Nihan'ın verdiği moral desteği ile mutsuzluğum ve karamsarlığım geçerken, yuvadan gelen güzel haberlerle tamamen geçti, alıştı artık arkadaşlarıyla çok iyi, kurallara uyuyor dendiğinde dünyalar benim oldu.



Cumaları öğretmenleri buz patenine götürüyorlar, bugün Cem'de katılmış, paten hocası Cem'in çok istekli olduğunu görünce onu da ayakkabılarının altına kızak takıp biraz kaydırmışlar çok hoşuna gitmiş. Onu yuvadan almaya gittiğimde ilk kez yaptığı faaliyetleri de verdiler, ayy ne hoşuma gitti anlatamam. Artık faaliyetlerle geliyor eve :) İşte ilk faaliyetleri, her seferinde tabii ki paylaşmayacağım bunlar ilk olduğu için :)











Aaa bir de kayıt yaptırırken vesikalık fotoğraf istenmişti, bu vesile ile ilk vesikalık fotoğraf çekimini gerçekleştirdik, çekim aşaması hayli eğlenceliydi, bilenler bilirler Cem fotoğraf makinası görünce ağzını kocaman açarak noel baba misali hahaha yapar, iyi de öyle vesikalık olur mu olmaz, neyse ki fotoğrafçı abisi ağzını kapalı iken yakalamış :) Resim pek net değil, haliyle bize digital halini vermediler, durum böyle olunca Reha scan etmiş :)









Ben de bu aralar faaliyetler içerisindeyim, Cem yuvaya başladığından beri evimle haşır neşir oluyorum, "her kuşum bitti leyleğim kaldı" ya ( Ebrucum bu sözü biliyormuyudun canım :) ) mutfakta bazen reçel kavanozlarını atmayıp içine birşeyler koyuyorum, ama hepsinin kapağı ayrı telden çalıyor. Ne yapmalı derken Ebru'nun peçetelerimi (kolleksiyon) değerlendirme konusundaki önerisini dikkate alıp kapaklara peçete transferi yaptım. Sonra teneke sarı Lipton kutusu gözüme batıp duruyordu, ona da aynı işlemi uygulayıp bir de hamurla boyutlandırdım. İşte bu da benim faaliyetim :)









İşte böyle bizden bir faaliz ki anlatamam. Bir şey daha var anlatamadığım avukatımdan izin çıkınca anlatıcam inşallah :)



star Pictures, Images and Photos

1 Aralık 2009 Salı

Cem'in Minik Düşleri



Bayram girdi araya yazamadım buraya :) Nasıl kafiye ama. Anneannesi yoktu, babaannesi yoktu, güccük anneannesi yoktu.  Geçen bayram Bodrum'da olunca bu bayram evimizdeydik, tüm çok sevdikleri uzaktaydı bu bayram ya Cem'in, bizde burada olan yakınlarımızı ziyaret ettik. Nerede o eski bayramlar diycem beni bir tek Reha anlayacak :) Adetler mi değişti, insanlar mı ben anlayamadım. Neyse varsın öyle olsun biz görevimizi yaptık. Bayram sabahı Cem'e el öpmesini öğrettik, ama henüz tam öğrenemedi, elimizi eline alıyor öpüyor, sonra kendi iki elini alnına koyuyor :)



Bayramın ilk günü en yakınlarımız olmadığından bizde kendimize ayırdık o günü dinlendik, keyif yaptık demeyi çok istedim ama Cem'le bir saniye bile oturmadan evde idik önce sonra da Cem karnımda mercimek kadarken gittiğimiz Otağtepe'ye gittik boğazı, gemileri ve kocaman bayrağı görsün diye.





















Cem'in artık Minik Düşleri var :) O ne demek değil mi ? Yani Cem artık yuvaya gidiyor, bugün başladı, sabah 9'da bırakıyorum öğlen 13'de alıyorum. 4 saat boyunca ben özgür oluyorum o da arkadaşlarıyla.



Neden mi böyle bir karar verdim, çünkü ben bir yere kadar ona yetebiliyorum, ben onunla onun istediği gibi oynamaya çalışsam da onun istediği gibi olmuyor, yazın sürekli parklara gidiyorduk ama havalar soğuyunca sürekli dışarı çıkaramıyor hava aldıramıyor, enerjisini boşaltmasını sağlayamıyorum. Ama artık sabah bırakırken ve öğlen alırken evimize çok yakın olduğu için yuvası yürüyerek gidip geleceğiz böylece havasını alacak, orada arkadaşlarıyla oyun oynamasını öğrenecek, sosyalleşecek diyemiyorum çünkü zaten sosyal,  herkesle dost herkesle arkadaş, paylaşmayı öğrenecek demiyorum elinde hangi oyuncak varsa isteyin verir, elinde yediği biskuviyi isteyin verir. Mesela Cem 1,5 yaşından beri mama sandalyesini kullanmıyor hatta yer kaplamasın diye anneme gönderdik bile, bizimle masada yiyor yemeğini ama bir müddet sonra masadan kalkıyor mutfakta başka şeylerle ilgilenmeye başlıyor ama ben biliyorum ki yuvada arkadaşlarını görüp onlarla masada oturmayı, diş fırçalarken diş fırçasını emmemek gerektiğini yani dişi doğru fırçalamayı, oyun oynamayı öğrensin istiyorum. Kurallara uymayı öğrensin, olmaz'ı anlasın istiyorum.



Diğer taraftan da benimde biraz özgür zamana evime, kendime zaman ayırmaya ihtiyacım vardı. Elektrik süpürgesini Cem'in elinden kurtarmak için türlü numaralar yapmadan dolaptan çıkarıp kullanmaya, yemek yaparken bakıcami karıştırıcam diye bacaklarıma dolanan Cem olmadan yemek yapmaya, ve türlü diğer işleri sakin sakin yapmaya ihtiyacım vardı.



Anlatmıştım ya daha önce evimizin önü arkası park diye daha önce, bir de evimizin sağı solu yuva :) Gezdim gördüm bu yuvaları, sonunda Cem'in de orada olmaktan mutluluk duyduğunu bana da güven veren ve bütçeme uygun olanını seçtim. Bütçeme uygun olanını dememin sebebi türlü türlü fiyatlar vari mesela bir tanesinin yarım gün ücretini bir kaç yıl biriktirsem ev alabilirim :)





Minik Düşler nohut oda bakla sofa, sıcak mı sıcak bir yuva, çocuk sayısı az, öğretmenler çok cana yakın. Kısaca biz çok sevdik ve başladık bugün.





Sabah bırakırken nasıl davranacağını tam kestiremedim netice de 6 aydır yapışık ikiz gibiyiz, ama diğer taraftan Cem olgun bir birey gibi. Nitekim yuva terliklerini giyerken ona "Burası senin yuvan, burada arkadaşlarınla birlikte oyunlar oynayacaksın, kahvaltını yapacaksın, ben senin yanında olmayacağım, ben gitmek zorundayım Cem" dedim ve ayrıldım. Arada telefon edip sordum hemen uyum sağladığını kahvaltıda arkadaşlarıyla oturup ama sonra kalktığını söyledi Arzu Hanım, Alışacak.







Almaya gittiğimde çıkmak istemedi Minik Düşlerinden, demek ki ne güzel düşler gördü :)



İlknur öğretmenine sebze yemez dedim, kendisi de aaaa biraz önce öğle yemeğinde ıspanak yedi dedi :) Oley işte bu, bu bile bir gelişme.



İşte böyle umarım çok faydasını göreceğiz.



Minik Düşler'in internet sayfası yenileniyor, ama Bayar Caddesi cıvarında oturuyor ve bilgi almak isterseniz buyrun telefon numarası : (216 ) 476 41 66.