26 Ağustos 2008 Salı

Cem büyüyor, zorluklar başlıyor...

Cem büyüyor sevgiyle, mutlulukla, sabırla. Her aşaması başka güzel büyümesinin ama diğer taraftan da gittikçe zorlaşıyor. Sürekli gözümüz üzerinde ne yapacak şimdi diye. Bir saniye bile boş durmuyor, çekmeceleri karıştırıyor, dolapları açıyor, arasıra kürdan parmaklarını kapakların arasına sıkıştırıyor. Azami hızla emekliyor bazen yakalamak için koşmak gerekiyor. Yalnız kalmayı sevmiyor, istediği olmazsa sinirleniyor, hedefine ulaşmak için inanılmaz çaba gösteriyor.

Doğrusu internetten edindiğim bilgiler dışında bilimsel bir kitap okumuyorum, gelişimini desteklemek amacıyla. Özellikle anne / baba bloglarını okumak onların tecrübelerinden faydalanmak gerçekten faydalı oluyor. Örneğin tuvalet alışkanlığı edindirmeye şimdiden başlamamız Sevgili Yapıncak’ın (Ada Kızım) sayesinde oldu. Her gelişim aşamasının doğru yönetilmesi, desteklenmesi gerek sanırım ama nasıl ??? Bu konu kafamda birkaç gündür. İstediği olmayınca sinirlenmesi olağan bir durum mu yoksa bu daha sonrasında hem onun hem de bizim için sorun oluşturur mu ? Nasıl davranmalı, neler yapmalı. Inatçı olması, hedeflediği her ne ise ona ulaşmak için var gücüyle savaşması, uğraşması, aferin azimli dedirtse de ya sonrası ? İşte böyle ne yapsam hangi kitabı okusam bilmiyorum. Araştırma konusu 1.


Bir diğer kafama takılan konu da güvenlik. Kid Safe-T’ye baktığımda bir sürü ürün var ev güvenliği için. Doğrusu baktığımda bebek mağazalarına dolap kapaklarını açmasını engellemek için kullanılan aparatlar haliyle ya yapışkanlık ya da vidalı. Dolaplarımın delinmesini istemediğimden bir adet denemek amaçlı yapışkanlı bir ürün aldık. Afacem dolabın kapağını var gücüyle çeke çeke çeke, çıkarttı yapışkanı :) Eeee delinecek mi yani dolaplarım, kaldı ki bu bıdık onları da söker. Çevremde konuştuklarımda hiçbir yere önlem almayıp dikkat etmişler gözlerinin önünden ayırmamışlar. O da sürekli mümkün olmuyor bazen, dün akşam bir saniye içinde dolabın kapağına kaşla göz arasında sıkıştırdı parmakını, halbuki gözümüz üzerindeydi. Ayy bu da Araştırma konusu 2.

Gelelim Cem’in 2 sorununa. Kilosu 3. aydan beri fazla, ilk başlarda oturması gecikti sırf bu yüzden, koca göbeği oturmasına izin vermiyordu, sanırım yine o koca göbek şimdi de yürümesine engel olacak. Hantal bir bebek değil, hani derler ya cıva gibi. Ama netice de 2-3 ay önden gidiyor kilosu, porsiyon azalttık, karbonhidratı azalttık, yok ne yapsak olmuyor, tamam obez değil ama kilolu. Sağlık açısından bir sorun oluşturmasa da benim açımdan oluşturuyor, kucağımda taşıyabilme sürem gittikçe azalıyor ve bu da beni öyle çok üzüyor ki, daha uzun süre kucağımda taşımak istiyorum ben Pıtırımı.


Diğer sorun ise uyku. Hep vardı zaten ama artık 10,5 ay geçipte benimde uyku özlemim arttıkça bana sorun gibi gelmeye başladı. Her gece 2 - 3 kez uyanması / uyanmamız ne zamana dek sürecek… Uyku çayları denedim olmadı, gazı oluyor arasıra gaz ilacı aldım hem onlar da uyku yaparmış, gazı olduğunda o ilaçları denedim olmadı. Erken yatırdım olmadı, geç yatırdım olmadı. Ahh ama tatildeyken ilk hafta evde ki gibi sık sık uyanan Cem 2. hafta süper uyuyordu. Yani sanırım Bodrum havası yaradı. Hımmm demek Bodrum’da yaşamak gerek buldum ben çözümü :) Şaka bir yana denemediğim yol kalmadı neredeyse. Diğer taraftanda kucakta sallayarak uyutmak gerçekten kol kaslarımı güçlendirdi ama bu kadar güçlü kas bana yeter, gönül istiyor ki kucakta sallamadan yatağına koyunca uyusa. Burada da Ferber metodu devreye giriyor sanırım. Okudum, öğrendim de uygulamaya henüz gönlüm razı olmadı, ama bir gün o da razı olacak sanırım. Ağlatmak gerçekten çok zor, vicdan el verir mi, hadi benim verdi Reha’nın verir mi, hadi Reha’nın verdi komşular bu işe ne der ???


Böyle işte bu blog var olduğundan beri olumsuzluklardan bahsetmemeyi ilke edinmiştim hep güzellikleri yazacağım demiştim ama çaresiz kalıpta belki fikir veren destek çıkan blog arkadaşlarım olur ümidiyle yazmak istedim.


Bir de güzel haberden bahsetmek istiyorum. Bu haberi mesaj kutum aracılığıyla Sevgili Mert verdi. Pazar akşamüstü bir şeyler yazmak niyetiyle blogumu açtığımda mesaj kutumdaki mesajı “siteniz süper TRT INT kanalından aldım” gördüğümde çok şaşırdım, Rehaaaaaaaaaaaa bak ne yazıyor, ayy noluyor diye bağrınmaya başladım. Sonra araştırdığımda TRT INT kanalında 24 Ağustos Pazar günü Türk Site programında blogumun tanıtıldığını öğrendim. İnternet sayfalarına da koyduklarını gördüm blogumu. Ayyyy nasıl mutlu oldum bilemezsiniz, ama ne var ki izleyemedim. Bir şekilde bulup izleme çalışacağım. Araştırma 3.

Bu arada bu site / program hakkında bilgim yoktu bu vesile ile öğrenmiş oldum tavsiye ederim, giriniz bakınız vaktiniz olursa izleyin derim ben. Bu da sayfanın adresi : http://www.turksite.gen.tr/

Teşekkür ederim sayfamı beğenip yayınlamaya değer bulduğunuz için Sevgili Türk site ekibi.

12 Ağustos 2008 Salı

Bodrum Bodrum

Nereden başlasam, nasıl anlatsam, Bodrum Bodrum....

Tatile gitmeden önce söyleniyordum kim demişse “sayılı gün çabuk geçer” diye yalan söylemiş, hani geçmek bilmiyor tatile gideceğimiz gün bir türlü gelip çatmıyor derken gittik döndük gerçekten sayılı gün çabucak geçti. Anladım ki duruma bağlı bir sözmüş :). Bırakın beni ben gidicem Bodrum’da yaşayacağım, bakmayın Bodrum dediğime Turgutreis benim yaşamak istediğim yer, elbet bir gün olacak biliyorum. Anladınız mı ruh halimi ??? Yazmak bile gelmedi içimden ruhum orada kalmış günlerdir, ruhsuz ruhsuz geziyorum, dün işe de gelmedim tatil üstüne 1 günde süt iznimi kullandım. Her sene böyle olmazdı bu sene neden bu durumdayım bilemedim vallahi. Neyse alışacağım, alışmaya buraya yazı yazmakla başlayayım dedim.

Gerçekten nereden başlasam bilemiyorum, ne yazacağımı da, çok resim de çekmedik zaten, kamera da az kayıt yaptı harala gürele geçti koca 2 hafta.

Erkenden düştük yollara birkaç gün öncesinde başladı stres bende, nasıl geçecek 10 saat yol Pıtır ile diye. Ne yalan söyleyeyim korktuğum kadar olmadı, ama çokta kolay olmadı. Giderken pek fazla duramadık. Susurlukta tostlarımızı yedik, Akhisar’da Ramiz’e uğramadan geçilir mi değil mi geçildi valla. Akhisar’a gelmeden uykuya dalan Cem’i uyandırmaktansa aç kalmaya razıydık. Çocuğum daraldı, ben daraldım, Reha araba kullandı. İzmir’den otobana girdik Söke çıkışına gelmeden ben çok bunaldığım anda Reha’nın da üzerine bir ağırlık çökmüştü ki hadi sen kullan dedi, Reha geçti arkaya ben direksiyona, daralmaktan yorulan Cem uyudu, Reha da uyudu, eeee benim günahım neydi.

Evimize geldik ki annem, anneannem kapılarda bizi bekliyorlar. Ayyy anneannesi nasıl özlemiş yavrusunun yavrusunu anlatamam. Hemen arabayı boşalttık, eşyaları odamıza götürdük ki, ayy annem kapımızı süslemiş, çok hoşuma gittiği için resmini çektim buraya koymak istedim. İşte böyle :

Çok uzun anlatmayacağım süper geçti çok keyifli bir tatil oldu. Tiyzeeeesi de geldi Cem'in ve tahminimden çok vakit geçirdi Cem'le :) Gelmeden önce ilgilenmem deniz, güneş ve dinleneceğim diyordu çünkü tiyzeee. İlk günlerde uykusunda az da olsa sorun yaşadık ama sonra bir güzel adapte oldu oraya daha erken uykusu geldi, daha çok uyudu. Tatil dönüşü eski formuna kavuştu yine uykuları, geldiğimizden beri yine uykusuzum :( Yok yok Bodrum'a yerleşmek gerek.

Deniz'e girmezse diye korkum yoktu doğrusu ama tuzlu suyla anlaşabilecek mi diye merak ediyordum ki yersizmiş çok sevdi tuzlu suyu da sadece o boncuk gözler kızarmasa daha iyi olacak. Hergün akşam üzeri denize koştu Cem, 3 tane simidi var (herkesin ne çok simit alası varmış meğer) en ince olanını hergün kullandık, kalın kenarlılardan elini suya sokamıyor çünkü, hatta ince kenarlı simitte bile bir tarafa doğru bastırdık ki daha da derine ulaşabilsin daha çok şıplatsın diye. Nitekim şıplattıkça tuzlu sular gözüne, ağzına, burnuna kaçıyor sonra kızarıyor her yeri Pıtırımın, ama olsun o yine de suda olmaktan pek memnun. Kumlara gelince önce çimlere verdiği tepkiyi verdi önce oturmak istemedi ama sonra alıştı fakat kumları yiyecek sandı :)

Cem ile ilk tatil olmasının yanı sıra bu tatilin diğer güzel yanı 4 nesilin bir arada olmasıydı. Anneannem, annem, ben ve Cem. Allah nice birliktelikleri nasip etsin inşallah.

İki hafta boyunca annemin canını çıkaran Afacem, Cemavar Pıtır'dan annanesine bir şarkı : (Badem - Anneanne)

Beni ben olduğum
Torunun olduğum için
Hiçbir şey beklemeden
Hep sevdin sen anneanne
Sen olmasaydın
Sevgin olmasaydı
Büyüyemezdim anneanne

O gül yüzün ve gülüşün
Hep benimle olsun anneanne
Her şeyden çok ihtiyacım var sevgine
Bunu bil anneanne

Sağolsun annem Cem'e baktı, gece gündüz, bizde keyif yaptık. Gittiğimiz yerlerden en güzelinden azıcık bahsetmek isterim. Gümüşlük Mimoza Balık Restaurant, Gümüşlük sahilde en son restaurant kumsaldan geçiyorsunuz ulaşmak için, çok hoş bir atmosferi var, denizde, ağaç dallarında, her yerde su kabağı rengarenk lambalarla aydınlatılmış, güzel müziklerin çaldığı, çok çeşitli ve lezzetli mezelerin yanı sıra içi çiçeklerle dolu tepside gelen keyif kahvesi ile gerçekten bulunmaktan keyif alınacak bir yer Mimoza. Bu da oradan bir resim işte :


Çimlerin üzerine oturttuğumuzda sol bacağını hava da tutuyor, çok komik bir görüntü oluşuyor ama sağ bacağı yerde, nedense sol ayağını ve ellerini çime değdirmek istemiyor, ama sol ayak bir müddet sonra yoruluyor ve mecburen çimlerle buluşuyor. Ellerde ne yapacağını şaşırıyor, havalara kalkıyor, parmaklarla oynanıyor, alkış yapılıyor ama asla çimle münasebet yok. Bazen yukarıyla konuşuyormuş gibi ellerini havaya kaldırıp gökyüzüne bakıp birşeyler söylüyor, gülüyor :)

Cem bu tatilde daha bir gelişti, boyu uzadı, daha anlamlı bakıyor, daha çok şeye tepki veriyor, ifadesi ses tonu bile değişti. Gel demesini öğrendi, elini bileğinden büke büke "del del" diyor. İlk öğrendiği günlerde sabah uyandığı, gözünü açtığı an elini kaldırıp "del del" diyordu :) Ayrıca acıktığı, susadığı zaman "memmem"diyor. Kollarında tutup topa vurduğunda ayağıyla "duol" diyor, yani gol :) Tabii hepsinden önce "ba ba" "de de" demeye başladı ama onları her çocuk içgüdüsel olarak söylemesi kolay heceler olduğu için söylerlermiş yani ne yazık ki babasına ba ba diyemiyor henüz, onları ne zaman bilinçli söyleyecek acaba ???

Şimdi annemle konuştum da yazıyı yazarken, Bodrum'da sitede hala Cem'i konuşuyormuş herkes, Ayşe Teyzesi, Tanju Amcası, Ayten Teyzesi. Hazır sitedekilerden bahsetmişken Neriman ablasıyla resminide koymadan geçmeyeyim.

Özetle çok güzel bir ilk tatil geçirdik Pıtır'la Bodrum'da, yolculukta tahmin ettiğimden rahattı, tatil de. Dönüşte 1 günde babaaanesine uğradık, babaannesi ile hasret giderdi Pıtır, 2 haftadır görmüyordu, sonra döndük kürkçü dükkanımıza, kapıdan girer girmez odasına koydum Cem'i, ne çok özlemiş odasını, oyuncaklarını.

Bu arada dün akşam Cem ilk defa tuvalete yaptı büyük adam gibi, ayy nasıl mutlu olduk anlatamam resim bile çektim :) Cem'in ilk tuvalet kullanışı. Plastik ve estetik açıdan hoş gözükmeyen bir klozet kapağı aldık bir kat normal klozet kapağı bir kat çocuk kapağı, ekstra bir aparat takmak durumunda kalmıyorsun, denedik ve yaptı valla :)

Ayrıca hoşbulduk demek istiyorum Sevgili Gökşen'e (Namı diğer Lal'in annesi). Yazılarını okudum tatilden döner dönmez, eee ne zaman buluşuyoruz, tanışıyoruz ???

Bu yazıda burada biter.....